Allah sizi inandırsın; şu tam kapanma döneminde kendimi TV. dizilerinde izlediğimiz kapalı cezaevlerindeki mahkumların “gün sayma“ moduna girmiş haline benzetmeye başladım…

Özellikle içinden geçtiğimiz Üç aylar nedeniyle “Recep… Şaban… Ramazan” derken, işte geldi Bayram

Zaman öyle çabuk geçiyor ki, dün dünde kaldı, bugün Ramazan Bayramı’nın ikinci günü. Hatta yarın hayırlısı ile Bayramı uğurlayıp, gelecek Kurban Bayramı’nın ipini çekmeye başlayacağız… İnsanlar yaşadıkça anlıyormuş dünün kıymetini! Adeta sanal olarak kutladık bu mübarek Bayramı!

Nerede o eski bayramlar? Ya Ramazan Davulcusundan hangi manileri dinledik? Ramazan Tepsisine ne oldu? Bu ve buna benzer olumlu sorulara, hep olumsuz cevaplar verdik…

***

Değerli okurlarım, sıkı tedbirlerin alındığı, geleni - gideni az olan bu bayramda, sanal ortamda ilk dileğimiz sağlık, sonrası ise umut oldu. Yani, “Nice bayramlarda birlikte olabilmek arzusuyla bayramınızı içtenlikle kutlarım.” dilekleri bilgisayar duvarlarını aşıp, menziline ulaştı. Tıpkı, psikanalizin atası olarak anılan Sigmund Freud’un şu sözündeki gibi: “ Sevgi, bilgi ve çalışmanın ne vatanı, ne gümrük duvarı, ne de üniforması olur”

***

Madem söze Bayram kutlamaları ile başladım, öyle ise size sevgili meslektaşım, dostum araştırmacı gazeteci ve İzmir Milletvekili Atilla Sertel’ den gelen ilginç bir mesajdan da söz edeyim. Malum, günlük siyasetimiz “kayıp paralar, kayıp atlar, kayıp otolar” üzerinden yürütülmekte. Hatta “128 Milyar Dolar nerede?” sorusu muhalif kanadın ağzından saniyede 128 defa çıkıyormuş!

Süper ligden düşünler, süper lige çıkanlar bulundukları illerin plaka numaralarına göre anılıp hicvedilmeye başlandı ya, Atill Sertel diyor ki;

“Şu Allah’ın işine bak… Şampiyon takımların plaka numaraları da yan yana  gelince ortaya  128 çıktı… Adana 01, Giresun 28… 128 milyar dolar nerede?”

Atila Sertel’ in Meclis’in de afişe ettiği tıpkı 128 nerede? Araştırmasına takılan vatandaşlar da hafiyeliğe soyundu! Adeta Greg Taylor’un meşhur “Dan Brown’un Da Vinci şifresi” gibi peşine düştü! Vatandaşlar, son günlerde meydanı boş bulan “fahri müfettişler” gibi bir elinde büyüteç, ağzında pipo başında da ekose şapkası ile şifreleri çözme, kaçakları bulma çabasında…

Hatta bir dostum, tam kapanma dönemini fırsat bilip evinde tüm kitaplarını raftan indirip, 128’nci sayfalarını açmış şifrelerle boğuşuyor…

***

Tam kapandık ya! Gazete - TV.  haberlerine  ve şarkılarına takılarak kendimize göre niyet okuma mesaisine başladık… Başta ABD ve Filistin’de ellerine ters kelepçeli bağlanmış gençler ve kadın manzaraları kanımı donduruyor.  Eller arkada; doğru karakol amiri, savcı, hakim karşına çıkarılır mı? diye endişem iki kat artırıyor! Bu bizde olsa, merak ediyorum, amirler “ bunlar, niye benim karşımda elleri arkada? ” derler mi? diye de meraklanıyorum!

Ha sahi! TV’den izledim; dar ve kapalı bir alanda kaçak parti düzenleyenler “Eller havaya” diyor, hop oturup, hop kalkıyor. Ama “eller arkaya” derler mi? diye de endişe içinde bekliyorum!

Antalya da turistler, Akdeniz sularının keyfini çıkarıyor. Anlayacağınız, Turiste serbest, işimiz zordoğrusu…

Süper ligdeki Göztepe’miz ile çok mutluyuz. Ama, yetmez;  bir zamanların Altay, Altınordu, Karşıyakaİzmirspor’ unu da bu ligde görmek istiyoruz. Nitekim Altay ve Altınordu süper ligin kapısını araladı; gireceklerini umut ediyorum…

Amma! Yıllarını futbola adayan Altınordu Başkanı Seyit Mehmet Özkan, nedense Süper lige çıkmak

istemiyor!  Gerekçesi de, Altınordu’nun yıllardır saf kan yerli ve alt yapıdan yetişen gençlerinin, tamamen yabancılaştırılmış (!) takımlarla karşılaşıp çizdiği rotadan uzaklaşmasına gönlü razı değilmiş.

Hatırlarsanız, bu köşede çıkan yazılarımda TÜFAD İzmir Şube Başkanı gerçek spor adamı Bahri Vreskala da aynı görüşleri paylaşmıştık. Dolayısı ile TÜFAD İzmir Şube Başkanı Dr. Şaban Acarbay’ da çatıları altından çıkan Türk Futbolcu ve antrenörleri için aynı görüşteydi.

Sanal da olsa bayramınız kutlu olsun.