İZMİR GÜNCEL

Başkan Tugay duyurdu: Kültürpark'ta Prof. Dr. İlber Ortaylı kütüphanesi açılacak

İzmir, Büyük Taarruz’un 103. yılında İlber Ortaylı ve Okan Bayülgen’i aynı sahnede buluşturdu; kurucu ruhun bugüne nasıl taşınacağı konuşuldu. İzmir Büyükşehir Belediyesi, Kültürpark’ta eylülde açılacak yeni kütüphaneye Ortaylı’nın adını verirken, opera ve yeni kültür merkezleri için somut adımlar duyurdu.

Abone Ol

Kurtuluş’un ve kuruluşun şehirlerinden İzmir, Büyük Taarruz’un 103’üncü yıl dönümünde tarihi bir buluşmaya sahne oldu. İlber Ortaylı ve Okan Bayülgen, İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin düzenlediği “Büyük Taarruz ve Cumhuriyet’in kurucu ruhuna yolculuk” başlıklı söyleşide İzmirlilerle bir araya geldi. Ahmed Adnan Saygun Sanat Merkezi’nde gerçekleştirilen etkinlik, salonu dolduranların ilgisi ve coşkusuyla anıldı; program, yalnızca bir tarih sohbeti değil, aynı zamanda ortak hafızayı canlandıran bir yüzleşme oldu.

Salon nefesini tuttu, söz tarihe kaldı

Sahneye çıkan iki isim, Büyük Taarruz’un askeri ve siyasi boyutlarını; Cumhuriyet’in kuruluş sürecindeki kırılma anlarını, bugünün gençlerine bırakılan miras ve sorumlulukla birlikte ele aldı. Konuklar, savaşın sahadaki zekâsından diplomasi masalarına uzanan geniş bir çerçevede, Anadolu’nun nasıl bir iradeyle yeniden ayağa kalktığını tartıştı. Program boyunca AASSM salonunda tek tek not alanlar, finalde uzun süre ayakta alkışladı.

"Çok büyük bir hediye"

Söyleşinin sürprizi, İzmir Büyükşehir Belediyesi’nden geldi. Belediye Başkanı Cemil Tugay, Kültürpark içinde yapımı süren ve eylülde açılması planlanan yeni kütüphaneye Prof. Dr. İlber Ortaylı’nın adının verileceğini duyurdu. Kültürpark’ta kente kazandırılan yeni sergi alanları ve kültür yatırımlarının arasına eklenecek bu kütüphanenin, şehrin Cumhuriyet hafızasını taşıyacak “yaşayan bir bellek” olması hedefleniyor. Ortaylı, bu jesti “çok büyük bir hediye” sözleriyle karşıladı.

Tugay: Ata’nın çizdiği yoldayız

Açılışta söz alan Cemil Tugay, Mustafa Kemal Atatürk’ün açtığı ufka vurgu yaptı: Zorlu koşullarda kazanılan zaferin, bugünün kararlılığını besleyen bir kaynak olduğunu hatırlattı. Tugay, 30 Ağustos Zafer Bayramı’nın “bayram” olmanın ötesinde bir uyarı, bir bilinç tazeleme günü olduğunun altını çizdi. Ona göre, o büyük liderin “umutsuz durumlar yoktur” sözünün karşılığı, bugünde daha fazla çalışmak, daha sağlam durmaktan geçiyor.

"Bu milletin başını öne eğdirmeyeceğiz"

Konuşmasının devamında Tugay, dünü anarken bugünü ıskalamamayı önerdi. Yalnızca geçmiş zaferlerle övünmenin yeterli olmadığını, Cumhuriyet yurttaşlığının gerektirdiği sorumlulukların “güncel” olduğuna dikkat çekti. “Birbirimizin omzuna yaklaşmak” çağrısıyla toplumsal dayanışmayı öne çıkaran Tugay, gençlere ve çocuklara sahip çıkan, emeğin hakkını gözeten bir ortak tutumun İzmir’in ve Türkiye’nin yarınını belirleyeceğini söyledi. “Ben ve benim gibi düşünen insanlar bu milletin başını öne eğdirmeyecek” cümlesi salonda güçlü bir yankı buldu.

Ortaylı: İzmir, Atatürk için mukaddes bir şehir

Söyleşi boyunca sorular İlber Ortaylı’ya çevrildiğinde, tarihçi İzmir’in Atatürk’ün kalbindeki yerini anlattı. Rumeli’den kopuşun yarattığı derin sızının, bu kıyı kentinde teselli bulduğunu vurguladı. Ona göre İzmir, Atatürk’ün “vatanım” duygusunu yeniden kurduğu, zihniyetinin tatlı yakınlığını hissettiği bir şehir. Bu cümleler, salonda İzmir’in kurucu hikâyesine duyulan ortak aidiyeti perçinledi.

Kente kültür altyapısında yeni sözler

Ortaylı, İzmir’in kültür altyapısına dair beklentisini de yüksek sesle dile getirdi: Yeni bir opera binası… Bu çağrı üzerine söz alan Cemil Tugay, dönem içinde en az dört yeni kültür merkezi için düğmeye bastıklarını, Karşıyaka’da bitmeyi bekleyen opera binasının tamamlanacağını ve Kültürpark’taki yeni kütüphane ile birlikte kente kalıcı eserler kazandırılacağını söyledi. İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin hedefi, yalnız bina açmak değil; Cumhuriyet kültürünün sürdürülebilir damarlarını güçlendirmek.

Söyleşinin en dikkat çeken başlıklarından biri, Büyük Taarruz’un askeri aklına dair değerlendirmelerdi. İlber Ortaylı, Türkiye’de “anti-militarizm”in bilinçten değil “ahmaklıktan” kaynaklanan bir refleksle savrulduğunu söyleyerek, ordunun devlet nizamındaki vazgeçilmez rolünü hatırlattı. İkinci Dünya Savaşı örneği üzerinden, ideolojik değil sahadaki disiplin ve askerî ruha dayanan bir savunma gücünün ülkeleri ayakta tuttuğunu belirtti. Ordu, onun sözleriyle, modern devletin yalnız kılıcı değil, aklı ve düzenidir.

Eğitimde ortak akıl artık ertelenemez

Tarihçi, rotayı eğitime çevirdiğinde salon yeniden kalemlere sarıldı. Liselerin seviyesindeki düşüşe dikkat çeken Ortaylı, “Eğitim bir yöntemdir; topluca yapılır” dedi. Yalnız başına “ben çocuğumu kurtarırım” anlayışının sistemi kurtarmayacağını, eğitimin ancak ortak akıl ve ortak standartlarla yükselebileceğini vurguladı. “Amerika’ya gönderirim, olur” kolaycılığına karşı, ülke çapında tutarlılık çağrısı yaptı. Bu çağrı, İzmir’de yıllardır tartışılan eğitim eşitsizliği ve nitelik farkları dosyasına yeni bir sayfa ekledi.

Toplumsal saygı, demokrasi vurgusu

Ortaylı’nın altını kalın çizgilerle çizdiği bir başka başlık “saygı” oldu. Farklı fikirlerin varlığının siyasetin doğası gereği olduğunu hatırlatarak, kimsenin kimsenin hakkına tecavüz edemeyeceğini söyledi: Yaşama, eğitim, sağlık hakları… “İktidardayım” diye muhalefetin sinir uçlarıyla oynamak, ona göre, siyaseti zehirleyen en kestirme yol. Saygı zayıflarsa, arkasından “facia”nın geldiğini hatırlatan bu uyarı, salonun en çok not edilen cümleleri arasındaydı.

"Bu ruha sahip çıkalım"

Sahnede mizahı elden bırakmayan Okan Bayülgen, “Bu kalabalıkla Büyük Taarruz’u başlatacağız” cümlesiyle salonda gülümseme yarattı; ardından sözlerini ciddileştirerek bir milletin kendi kaderini tayin iradesini övdü. Ona göre Büyük Taarruz, yalnız geçmişte kalmış bir zafer değil, bugün de yurttaşlık bilincini diri tutan bir çağrı. Bayülgen, bu çağrının İzmir’de karşılık bulmasının tesadüf olmadığını söylerken, sahneden seyirciye “bu ruha sahip çıkma” selamı gönderdi.