Oğuz Reşat Sipahi

http://www.sipahi.tk

İzmir’i son 30 senedir “hiç” olmayan bir şekilde, son dört sezondur üst üste Türkiye’nin en üst fitbol liginde temsil edebilmeyi başaran Göztepe’miz, 14 Haziran 2021’de 96. yaş gününü şanına şerefine yakışır güzellikte bir törenler silsilesi ile kutladı.

Bu vesile ile kulübümüzü kuranlara, bugünlere getirenlere, getirirken taş üstüne taş koyan herkesi sevgi ve saygıyla anıyorum.

Törenler silsilesinin bir parçası da Sayın Başkan Mehmet Sepil ve Yönetim Kurulunun da katıldığı güzel bir yemek organizasyonuydu. Yemek, oluşum sürecini Göztepelist’te Göztepe’mize arsa almak üzere “Her ay 20 TL” kampanyasıyla başlattığımız, bu kampanya sürecimizin zaman içinde evrilerek dönüştüğü, bizzat Göztepelist hesabından çektiğimiz kampanya amacıyla birikmiş paraların devriyle start up yaptığımız (ki bu da 21 yaşındaki Göztepelist açısından Göztepe için zaman içinde yaptığımız en önemli işlerdendir), benim de kurucu yönetim kurulu üyesi olduğum, Göztepe’ye Hizmet Derneği (GHD) tarafından düzenlendi. Sayın Başkan Mehmet Sepil ve Yönetim Kurulumuzun da katıldığı yemek camia için önemli bir enerji tazeleme fırsatı oldu.  Yemeği organize eden GHD Başkanı sevgili dostum Burçak Ünsal ve Yönetim Kuruluna teşekkürler... 

Yemekte Göztepe’nin yaşayan en önemli hafızalarından Adil Artuner de vardı. Onun da belirttiği üzere görevi 1 Temmuz 2014’de alan Sayın Başkan Mehmet Sepil Göztepe’de 7 seneyi bitirmek üzere 2500 günü ise şimdiden devirdi.

Bu yazının temel amacına gelelim çeşitli yönlerden bu 2500 günü değerlendirmek…

Şununla başlayayım. Yedi yıl Göztepe tarihi açısından bakarsak ardışık süre olarak en uzun Başkanlık süresi. Sepil Başkan bu bağlamda Göztepe tarihinde ardışık süre olarak en uzun süre Başkanlık yapan Başkan oldu. Toplam sürede ise Sebahattin Süvari’nin ardından (8 sene) ikinci en uzun emek veren Başkan oldu (Kaynak Faruk Şamlı Göztepe Futbol Almanağı). 

Tesis anlamında başlayacak olursak… Sepil Başkan geldikten sonra Hüseyin Altınbaş döneminde başlanan Urla tesisleri tamamlandı. Bu yedi sene içinde de alan olarak bir miktar genişledi de... Göztepe’nin o zamana kadarki en önemli evi ve altyapı tesislerinin bulunduğu Gürsel Aksel Tesisleri ise Göztepe tarihi açısından çok önemli olan ama ne yazık ki üç kez seyircili maç oynayabildiğimiz Gürsel Aksel Stadı’na evrildi… Ki Sepil Başkan’ın Göztepe tarihinde bir ilk olan bu stadyumda çok ciddi emekleri oldu. Bunlara karşı stadın bir negatif tarafı olduysa o da Bülent Özkul Spor Salonunun elden gitmesi oldu. Ki bu da aslında hentbolun küme düşmesine neden oldu. Yönetim halen spor salonunu ve altyapı tesisi alanı sorununu çözmeye çalışıyor.

Altyapı tesisleri için alan kelimeleri yan yana gelmişken Göztepe’ye altyapı tesisleri yapılmak üzere verilmiş araziyi geri alan Torbalı Belediyesi’ne, tüm Göztepe camiası adına bir kez daha en derin sevgileri  iletiyorum. 

Sportif başarı olarak bakarsam son 50 yılın en iyi Süper Lig derecesini elde etti takım lig altıncılığını ligdeki ilk sezon... Ve yine 1972 sonrası ilk kez beş sezon üst üste bu ligde kalmış oldu Göztepe, futbolun dört senedir iliklerimize kadar hissettiğimiz Sayın Başkan Sepil’in deyimiyle sirk, naçizane deyimimle ise kuralsızlığın kural olmasıyla meşhur jungle ortamında... Dört sezonun yalnızca biri Cebrail sezonu acılı oldu onun dışında sıkıntı olmadan ligde kaldı takım. Hep dediğim gibi her zaman daha iyisi vardır ama bizler Dörtlü Oligarşi ya da Real Madrid taraftarı değiliz… Ek olarak da 50 senedir daha iyisi bize uğramamış. Tarihte de, rahmetle andığım Sebahattin Süvari hariç daha dirayetlisi çıkmamış ki o da sekiz sezonu tamamlarken arada bir sezon ara vermiş. Avrupa Kupaları olası mıydı? Olabilirdi. Küme düşebilir miydik? 1977 sonrası dört kez olduğuna göre o da olabilirdi. Ama Karl Marx’ın dediği gibi “Tarihte her şey öyle olması gerektiği başka türlü olamayacağı için öyle olmuştur.”. Avrupa Kupaları için bir defalık değil seri şekilde gidebilmek o seviyelerde kalabilmek hatta fazlası için, Göztepe’nin seyircili maçlar oynayabilmesi, kendi kendine yetebilen daha büyük bütçeli günleri yaratabilmesi gerektiğini düşünüyorum. Ayrıntılı başka bir yazı konusu…

Transfer başarıları ya da başarısızlıkları Sayın Başkan’ın artı ve eksisiyle futbolumuzun sirk sürecinde evrilmesiyle gelişti. Süper Lig dönemi için farklı taktik ve imkânlarla da olsa ilk ve son sene bence en olumlu senelerdi.

Gelelim futbol açısından teknik direktör istikrar sürecine... Göztepe kurumunun yaklaşık 100 senelik ömrünün bir tepe noktası Efsane Takım dönemiyse diğeri de 1950 şampiyonluğu. İkisinde de ciddi bir istikrar süreci var. Sayın Başkan yedi yıldır istikrarı sağlamaya çalıştıysa da defaten değişim rüzgârlarına kapılmak zorunda kaldı. Ama olumlu taraftan bakarsak son dört sezonda Tamer Tuna ve İlhan Palut Hocalar bir senelik süreyi aşmayı başardılar. Umarım Ünal Hoca daha da fazlasını başarır ve seneler boyunca Göztepe’mizi ve Göztepe’miz ile birlikte kendisini ilerletmeye devam eder. Buradaki anahtar noktanın en basit tarifiyle (bunu uygulamanın kolay olmadığını biliyorum) maç başı 1.25 puanın altına düşmeyecek bir kadroyu oluşturabilmek olduğunu da çok açıkça belirtmek istiyorum. (Devamı haftaya)