''Kötü bir ekonomi virüsten daha tehlikelidir.''
Yok, yok endişelenmeyin bu açıklama bizden bir yetkiliye ait değil. İnsan yaşamını ikinci plana atan bu açıklama Brezilya Devlet Başkanı Jair Bolsonaro'dan geliyor.
Bolsonaro farklı bir lider. Ülkesinde Koronaya karşı müthiş(!) mücadeleler veriyor.
Örneğin Pazar günü Brezilya Sağlık Bakanı ülkede virüsten 1382 kişinin hayatını kaybettiğini duyurdu. Gece yarısı yapılan açıklama ise Bolsonaro'nun talimatıydı. Kayıp sayısı hoop
525'e düşmüştü. Ayrıca Brezilya basını bundan böyle 1000'in üzerindeki günlük kayıpların açıklanmayacağını iddia ediyor.
Bundan bir başarı öyküsü çıkarılır mı bilinmez ancak bizim ülkede de vaka sayılarıyla ilgili iddialar havada uçuşuyor.
Sağlık Bakan Fahrettin Koca, her açıklamasında bir başarıdan söz ediyor. Türkiye'nin şu ana dek bu sınavdan başarıyla çıktığını savunuyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan çıtayı daha da yükseltiyor; 'Ülkemizin bu konudaki başarılı çalışmaları, dünya çapında kabul edilebilir hale gelmiştir.''
Peki istatistikler ne diyor; ''Deep Knowledge Group adlı Konsorsiyum bir araştırma yapmış; En Güvenilir Ülkeler sıralamasında İsviçre birinci olmuş. Türkiye'nin yeri 37. sırada. Suudi Arabistan, Kuveyt, Umman, Katar Yunanistan bizim üstümüzde yer alıyor.
Örneğin Yeni Zelanda ilginç bir seyir gösteriyor. Bu ülkede Korona hastası kalmamış. Tümü iyileşmiş. Zaten 17 hasta varmış, dolayısıyla kayıp sayısı sıfır. En önemli önlemleri ülkeye giriş-çıkışı yasaklamaları...
Resmi rakamlara göre 80 milyonluk nüfusun ancak 2 milyon 400 binine test yapılabilmiş. Vaka sayısı 170 bini geçmiş.4 bin 700 den fazla da kayıp var.
Bir de Bilim Kurulumuz var. Hiç toplu bir açıklamalarına tanık oldunuz mu? Hep bireysel açıklamalar. Hal böyle olunca çelişkiler de kaçınılmaz oluyor. Artık magazin programlarında bile bu muhteremleri görmek mümkün.
İlk Korona günlerini anımsıyor musunuz? İran sınırı yolgeçen hanına dönmüştü. Umre'den gelen onbinlerce vatandaş karantinasız yurt sathına dağılmıştı. Yunanistan sınırına yığılan bir alay mülteci serseri mayın gibi bir o yana bir bu yana savruluyordu. Batıdan gelen binlerce kişi karantinasız yurda giriyordu.
Ne yaptı hükümetimiz? Düşük faizli konut kredisi vermeye başladı. Uçak biletlerindeki KDV oranını düşürdü. Konaklama Vergisini kaldırdı.
Devamında aç-kapa sokağa çıkma yasakları. İki saat önceden açıklanan kısıtlamalar... Sabah konup, akşam kaldırılan yasaklar...
Şimdi AVM'leri açtılar. Kuaförler, restoranlar, kafeler, plajlar, yüzme havuzları...
Toplu taşıma araçlarında yüzde 50 taşıma kuralını bile iptal ettiler.
Tüm fatura 65 yaş üstüne çıkarıldı. Yaklaşık 3 aydır ev hapsindeler. Ölenlerin yüzde 93'ü 65 yaş üstüymüş. Üç aydır sokağa çıkmayan binlerce kişi nasıl hayatını kaybetti? Bilim Kurulu bir açıklasa da öğrensek.
Peki ya bu mücadelede başarı yok mu elbette var. Aylardır her türlü imkansızlığa karşın canla başla çalışan sağlık personelinin bu başarı. Bu savaşta yaşamını yitiren 18 hekimin, 18 sağlık emekçisinin 4 eczacının ve enfekte olan 7450 sağlık emekçisinin bu başarı.
Refik Saydam'ların, Türkan Akyol'ların, Nusret Fişek'lerin, Cumhuriyet kadrolarının oluşturduğu sağlık ordusunun başarısı.
Şimdi ekonomiyi nasıl düzeltiriz değil, insan sağlığını nasıl koruruz konusunun konuşulma zamanı...