“Merhaba ey insanların irisi

Merhaba ey deniz gözlüm

Merhaba seni doğuran anaya

Seni Bodrum'a sürenlere merhaba!”

(Maksut Doğan)

Merhaba Balıkçı!

(Girit Resmo 17 Nisan 1890-İzmir 13 Ekim 1973)

Bugün itibarıyle 130 yaşındasın.

Bu “Gençlik” yaşın için seni anlatmaya kalksam, altından kalkamam, üstesinden gelemem. Hani sen diyorsun ya:

“Yeryüzünde düzgün anlatıma gelmeyen bir yer varsa, orası da Anadolu'dur.”

Sanki sen düzenli anlatmaya pek gelirmişsin gibi!

Bu yüzden ben de işin kolayına kaçmak; an itibarıyla aklıma üşüşen tiryaki (pardon) Balıkçı sözlerinden bir avuç savuruvereyim; Toprağa tohum serper gibi:

“İnsanlık tarihi üç çağa ayrılır: Büyü çağı, Din çağı, Fen çağı. Türkiye bu üç dönemi bir arada yaşayan bir garip ülke oldu çıktı.”

“Tarihte üç büyük şair yaşamıştır: Homeros bir, Dante iki.” (Baba, izninle ben üçüncü haneyi 'Nazım' ile dolduruyorum.)

“Asya ve Avrupa'da -Anadolu dışında- bütün yarımadalar kuzeyden güneye doğru, Anadolu ise doğudan batıya doğru uzanır. Bu ona, ışığın doğudan batıya uzanması olanağını sağlar. Batı Anadolu akarsuları doğudan batıya sadece su değil, aynı zamanda ışık taşır.”

“Dünyanın uzaydan görünüşünü yazmak isterim. Masmavi dekor içinde turuncu bir portakal gibi görünür gezegenimiz. Bunu yapmayı başaran insanlar, bu güzel küreye kötülük yapmaktan vazgeçerler belki.”

“İnsan evet; ekvatorda da kutuplarda da yaşar ama, insan soyunun asıl yaşayacağı yer güzel haritamızın güneybatı köşesi, Gökova ve dolaylarıdır.”

“Sina ve Suat'tan sonra üçüncü oğlum Şadan'ın Gökova'dan çıkması raslantı değil, evrensel bir bilinçtir.”

“Hayat ölümden geniştir: Hayata ölüm sığar, ölüme hayat sığmaz!”

“Person, maske demektir. Günümüzde insanlar, soğan kabuğu gibi, maske üstüne maske takıyor; gerçek kişilik hangisi çözmek zor.”

“Gökova'nın kuzeyindeki dağlar tavuk kümesinden çıkmış gibi evcil şeyler değil; hırlayan dağlardır, pars yapıcı dağlardır. Orada irtifa (yükseklik) adeta çığlık olmuştur. Denizdeyseniz, kayıktaysanız yani dağa arkanızı dönmeye korkarsınız: Uçurum pattadak üstünüze yıkılıverecek sanırsınız.”

“Sevinç, hayatın peşin parasıdır.”

“Sanat, ilan-ı aşktır. Sanatçı demek ister ki: -Ey insanlar bakın ben bir güzellik yarattım; onu hep birlikte seyredip zevk alalım.”

“Sevdiğimin soytarısı olurum.”

“Azra, Azra: Sana -Bir bardak su diyorsam bu, susadığım için değil, sana seslenmek istediğim içindir.”

“Yazılarımın başka dillere çevrilmesinden pek hoşnut olmuyorum; lirizmimin çanına ot tıkarlar diye endişeleniyorum.”

“Norveç kıyılarında görülen cisimlerin Sovyet denizaltıları olmasına üzüldüm: Onlar, başka bir dünyadan gelmiş araçlar olsaydı, Dünya insanları birlik olurdu.”

“Ben bu ilkçağ Anadolu Bilgelerini, ben ve onlar Anadolulu olduğu için övmüyorum ki! Onlar Patagonyalı olsalar da hakkında yazacaklarım şimdi yazdıklarım olurdu.”

“Atatürk mukadderatın adamıdır. Birbirimizi tanısaydık; aynı düşünceleri paylaştığımız anlaşılırdı: Atatürk ile Nazım gibi.”

“Bazı mahkemeler, binbir davranış arasından dilediğini seçer ve ona dilediği cezayı verir.”

“İspanya'dayken ne zaman karamsarlığa düşsem, Pilar (dansöz sevgilisi) omuzuma bir şaplak atar: Oley bire Cevat derdi, şiddetle yaşama sevincine akımsarlığa dönerdim.”

“İnsanoğlu bugün Ay'a gidiyor, uzayın kapısını aralıyorsa bu, Anadolulu atomist düşünürler sayesinde olmuştur.”

“Ahlı vahlı şarkılar bana baharatlı yemekler gibi dokunuyor; oysa Köroğlu, Pir Sultan türkülerinde bir davranış bir karşı koyuş vardır.”

“Türkçe dünya dili olmaya adaydır ama, dilimizin geri vitesi yok.”

“Köpeğe insan beyni taksak, köpek konuşmaz, havlardı; zira beyinle birlikte dilin de evrimleşmesi gerekir.”

“Beni düz toprağa gömün. Toprak beni ister çiçek yapar. İster diken. Öyle mezartaşı falan da istemem. Şunun oğluymuşum, şu tarihte doğup şu tarihte ölmüşüm, ne gereği var. Ben öldükten sonra toprağa lazımım.”

“Ölsem ölüm bana galabe çalmamış (yenmemiş) olacak; çünkü Şadan var.”

“İlk bilge Thales, 'madde canlıdır ama ebedidir' diyordu. Bu, atomun ilk sezilip dile getirilişidir.”

“Troya yıkılmasaydı Bizans'ın başkenti İstanbul değil, Çanakkale olacaktı.”

“Aisopos'un (Ezop) ve Nasrettin Hoca'nın bu Anadolu'da yaşamış olması Anadolu halkının zorbalığa mizahla cevap verdiğini gösterir.”

“Timur bir gün aynaya bakmış ve 'Ben hiç öyle söylendiği kadar yakışıklı değilmişim' diye ağlamaya başlamış. Bunu gören Nasrettin Hoca ağlamaya başlamış. Hem de nasıl? Salya sümük. Timur niçin ağladığını sorduğunda Hoca: -Haşmetmaap, sen suratına iki dakika baktın, beş dakika ağladın. Ben her gün saatlerce sana bakıyorum; ben ağlamayayım da kimler ağlasın? demiş.”

“Aşk ile yanmak, insanda mecaz, bitkilerde realitedir. Çiçekler sevişirken, kendi ağırlıklarının dört katı kadar oksijen yakarlar, güzel tütsü olur.”

“Yalnız denizler bilir denizlerin derinliğini. Denizden korkan önlem alır, temkinli davranır, denizden korkmaz.”

“Bir kayıkçının küreklere, bir çiftçinin sabanın sapına sarılması, yaratılışa karşı en geçerli duadır.”

“Her insan bir işlevi yerine getirmek için dünyaya getirilmiştir. Onu gerçekleştirmek, doğanın verdiklerine en iyi karşılıktır.”

“İnsan, denizden sıçrayan bir yunustur: Görüp göreceği çağdaşlarıdır.”

Balıkçı, iyi ki seninle aynı çağda yaşadık.

Seni tanıdım, sevdim ve yazdım.

Kitaplara sığdıramadım, bir gazete yazısına mı sığdıracağım?

“Ne mutlu Balıkçı'ya ki Anadolusu, ne mutlu Anadolu'ya ki Balıkçısı var...”