Türk futbol tarihimizde birçok kahramanımız var. Farklı illerden yetişmiş, uzun yıllar futbol oynamış, genellikle İstanbul takımlarında boy göstermiş, milli olmuş… Kişilikleri ve futbolumuza kazandırdıkları ile gündeme oturmuş… Hatta kötü olaylarla değil centilmenlikleri ile hep öne çıkmış…
İşte bu tanımlara cuk diye uyan bir büyüğümüz ile hafta içerisinde uzun uzadıya sohbet etme imkânım oldu. 1950’li yıllarda yıldızı parlayan, İzmir’imizden, Bornova’dan yetişip İstanbul’a kadar hikâyesi uzayan bir efsane; Bahri Altıntabak.
Bahri ağabey, Bornova Gençlik Spor Kulübünde ilk defa futbola başlıyor. Göztepe sahasında yaptıkları maçlar sonrasında göze batıyor ve Göztepe’ye transfer oluyor. Göztepe’de o kadar başarılı oluyor ki Galatasaray genç Bahri’yi izlemeye İzmir’e geliyor. Gelenler de Gündüz Kılıç ile Coşkun Özarı. O zamanlar Galatasaray’ı bu ikili çalıştırıyorlar. Tribünde genç Bahri’yi sadece bu ikili izlemiyor tabii. Yanlarında basından ve camiadan birçok kişi de var. Maçın bitimine dakikalar kala Gündüz Kılıç genç Bahri için “transferi henüz erken, birkaç yıl daha pişmesi lazım” şeklinde, herkesin duyabileceği ses tonu ile yorumlarda bulunuyor. Ama maçtan sonra Coşkun Özarı’nın kulağına eğilip “ne yapıp, ne edip hemen İstanbul’a götürelim. Aman dikkatli olun kimse duymasın” diyor.
Sonra genç Bahri’lerin Bornova’daki evlerine bir misafir geliyor; Metin Oktay! Kendisi de İzmirli olan taçsız kral, o yıllarda Galatasaray’ın santraforu… Metin Oktay’ı evlerinde gören ev halkı şaşkın ama gururlu tabii… Apar topar genç Bahri İstanbul’un, Galatasaray’ın yolunu tutuyor.
Buradaki en önemli ikinci olay belki de şu; genç Bahri Galatasaray’a transfer olurken Göztepe’nin aldığı bonservis bedeli! Göztepe bu para ile yepyeni bir takım kuruyor ve o sene Avrupa kupalarında yarı final oynuyor.
Laf lafı açıyor, Bahri ağabey anlatmaya devam ediyor. Metin Oktay’ın iki sezon sonra İtalya’nın Palermo takımına transferi gerçekleşiyor. O yıllarda genç Bahri sol haf mevkiinde yani bugünün değişi ile orta sahanın sol tarafında görev yapıyor. Metin’in yokluğunda hocaları O’nu santrafor oynatıyorlar ve 22 gol atarak gol krallığını sadece 1 gol ile kaçırıyor genç Bahri. Yeni sezonda Metin Oktay geri dönüyor Galatasaray’a… İyi de, Bahri de iyice ısınmış yeni mevkiine… Hocaları hem Metin Oktay’ı hem de genç Bahri’yi yan yana oynatabilmek için sistemi değiştiriyorlar. Bu da yazmadan geçemeyeceğim bir anekdot…
Bahri ağabey, İstanbul’a yarım bırakarak gittiği Ege Üniversitesi Ziraat Mühendisliğini tamamlamak istiyor. Futboldan da uzak kalmak istemiyor. Bu nedenle şartlar O’nu Altınordu’da forma sahibi yapıyor. Ama bir şartla; “okulum bitince Galatasaray’a geri dönerim” . Bu arada Altınordu’da “baba” lakabı ile tanışıyor. O yıllar da bir lakap modasıdır almış başını yürümüş; İngiliz Nevzat, Yavru Ayhan, Buldozer Fevzi, Kasap Nehir, Gode Cengiz… Bahri ağabeye de takım arkadaşları ve camia Baba Bahri demeye başlıyorlar.
Bahri ağabey artık Ziraat Mühendisi! Altınordu’da da altın gibi 3 sezon geçiren Bahri’yi Galatasaray gerçekten geri istiyor. Ama gel gör ki Altınordu’nun o dönem görev yapan başkanı nuh diyor peygamber demiyor!
Anıların tamamına satırlar yetmiyor. Ama Türk futbolu İzmirden çıkan bir Baba Bahri’den her zaman bahsedecek…