Sonunda Georgia eyaletinin başkenti Atlanta’ya, Atlanta’nın göbeğine iniverdik! Woodstock’tan kesintisiz, yağ gibi akan bir yolla 50 dakikada vardık. Burada da koca binalar, gökdelenler var; ama yol boyu yeşilin içinde yüzer gibiydik!
Oğlum OKAN’a önce “Martin Luther King Jr. müze evine” dedim. O da ayarladı yol bulma, tanımlama aygıtını (navigasyon), kısa sürede siyahilerin yoğun olduğu bölgedeki sade evin kapısında bulduk kendimizi.
Müze olarak halka açık olan ev, bir süredir bakım, onarım görüyormuş. İçeri girip odaları gezme olanağı bulamadık.
Olsundu. Buraya kadar gelmişken 1950'lerde, 60'larda sivil haklar hareketinin, ırkçılığa karşı şiddetsiz direnişin önderlerinden Martin Luther King’i evinin sokağında, bahçesinde, bitişiğindeki kitaplıkta anmak, anımsamak, duygudaşlık kurmak az şey miydi?
Eşitlik ve özgürlük; barışçıl savaşım; ırk ayrımcılığının sona ermesi; siyahların ve beyazların el ele tutuşarak bir bütün olması… Tüm bu düşünceler, istekler, savaşımlar, eylemler Martin Luther King’in hayalidir, çağrısıdır tüm dünyaya.
28 Ağustos 1963'te Washington'daki Lincoln Anıtı'nda 250 bini aşkın insana karşı yaptığı "Bir hayalim var" konuşması; bugüne değin yapılan en etkili, anlamlı, değerli, dünya halklarının da özlemlerini içeren bir söylevdir.
“Beni korkutan kötülerin baskısı değil, iyilerin kayıtsızlığı… Bir insanın uğruna öleceği bir şeyi yoksa, yaşamaya da hakkı yoktur. Bir sorunu çözmenin en iyi yolu, onun nedenini yok etmektir.” King, bu barışçıl savaşımı, eylemi, yürüyüşü sürecinde yirmiden çok tutuklama yaşadı; en az dört kez saldırıya uğradı; beş fahri doktora derecesi aldı; 1963'te Time dergisince Yılın Adamı seçildi.
Otuz beş yaşındayken Nobel Barış Ödülü'nü alan en genç insan oldu. Seçildiği kendisine bildirildiğinde, “54.123” dolarlık ödül parasını sivil haklar hareketinin ilerlemesi için bağışlayacağını duyurdu… Şu özveriye, özenli insan duruşuna, dayanışmaya, duygu katmanlığına bakar mısınız?
Sahi bu düzeyde, bu soylu duruşta, savaşım ve eylem çizgisinde bugün böyle bir resmi çiziyor olabilir mi Abidin Dino? Dalga mı geçiyorsun Oğuz kendinle Atlanta’da?
***
Luther King, 4 Nisan 1968 akşamı, Tennessee eyaletine bağlı Memphis kentindeki çöp işçilerinin grevine destek için bir protesto yürüyüşüne katılmaküzere gittiği motel odasının balkonunda dururken öldürüldü!
Hindistan’ın İngiliz yönetimine karşı şiddet içermeyen bağımsızlık hareketinin önderi, barışçıl sivil itaatsizlik eylemlerinin yürütücüsü, yönlendiricisi Mahatma Gandhi’nin barışçıl öğretilerinden de esinlenen, etkilenen Dr. King, 1950'lerin sonları ve 60'larda ABD’de Afrikalı Amerikalılar için yasal eşitlik sağlamak amacıyla” şiddet içermeyen bir harekete” öncülük etti.
Amaca, ereğe ulaşmak için protestolar, tabandan örgütlenmeler, sivil itaatsizlik gibi şiddet içermeyen direnişin söz ve eylemlerinin gücünü kullandı.
Erkek ve kadınların insan ailesinin eşit üyeleri olduğu ilkesine inandı, bağlı kaldı.
ACILI KUŞAĞIN DOST KAVGACISI : ENVER GÖKÇE
Adı devrimle, emekle, aydınlanmayla, barışla, direnişle anılan, özdeşleşen şairimiz Enver Gökçe 44 yıl önce bugün 19 Kasım 1981’de dünyaya nokta koydu; adını, soyadını, direnişçi kimliğini, kavgasını, şiirini ...
Asım Bezirci’nin "Enver Gökçe, emperyalizm, faşizm, savaşa karşı barış, özgürlük, kardeşlik ve yaşamak için savaşan bir dünya insanıydı" biçimindeki tanımına katılmamak olanaksız…
“Ben sınıf edebiyatı yapıyorum… Büyük olan, güzel olan halkımın sanatını yapıyorum.” diyen Gökçe, Ali Püsküllüoğlu’nun deyimiyle halkı için başlattığı sınıf kavgasında baskının, yoz ve aymaz düşüncenin, bağnaz erklerin kıyımı ile yorgun düşer, Ankara’da Seyranbağları Yaşlılar Huzurevindeyken “61 yaşında çöküverir bedeni ve ruhu acılardan!”
Dövülmüştür, kovulmuştur, dışlanmıştır; ”kendi öz yurdumda./bir meri keklik gibi/çeker giderim” dizelerini de birilerine iletme gereğini duymuştur.
Enver Gökçe’nin; şiirine, direncine, direnişine düşüne, düşüncesine, devrimci kimliğine, anısına saygıyla.