Bir kentte doğmak, aile sıcaklığını yaşamak özeldir, anlamlıdır, değerlidir. Bir kenti sevinci, hüznü, ayrılığı, özlemi, gürültüsü, insanları, anılarıyla yaşamak da güzeldir.

Doğduğum kent Gaziantep’ten sonra İzmir’de sevgiyle, aşkla 42 yıldır yaşıyor olmanın ne denli anlamlı, önemli olduğunu bilirim.

Bunu geldiğimden beri hep söylerim, paylaşırım.

Bunca yıl geçmesine karşın bıkmadım bu kentten, kopmadım. Şiirler yazdım. Sevgiyle, aşkla korudum yaşadıklarımı.

Bazı sözler her zaman güzeldir; söyledikçe, yineledikçe aşınmaz, yıpranmaz.

Onun için İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığı’na aday gösterildiğinde Tunç Soyer’in 28 Ocak 2019’daki açıklamasını önemserim, severim.

"İzmir sevdası yolunda birlikte büyük ve uzun bir yürüyüşe başlıyoruz.

Bu görevi büyük bir aşkla büyük bir şevkle yapacağımdan hiçbirinizin şüphesi olmasın.

Hem bütün İzmirlilere hem de dünyanın dört bir yanında yaşayan gönülden İzmirlilere kucak dolusu, gönül dolusu teşekkürler!.. AŞKLA İZMİR!"

Dilerim Tunç Soyer; kentin önemli alt yapı sorunlarına yoğunlaştığı ölçüde, İzmir’in kültürel dokusuna, sanatına, yazınına da aşkla emeğini eksik etmez.

Çağdaşlığın, aydınlığın, özgürlüğün, imbatın, şiirin, ezginin, yaşama sevincinin özge kenti İzmir kirlenmeden, yozlaştırılmadan, yıpratılmadan geleceğe yürüsün.

Romandan Yontuya: Kundakçı Ömer Efe

Sözü Tunç Soyer’den açmışken, onun Seferihisar Belediye Başkanlığı döneminde basımının gerçekleşmesine katkı verdiği bir romandan ve o romanla bütünleşen bir anıttan söz etmesem bu yazı eksik kalır.

Cafer Öz’ün yazdığı “Kundakçı” romanı, tüfek kundakçı ustası Ömer Efe’nin Milli Mücadele sürecinde Seferihisar’da yaşadıklarını, savaşımını anlatır.

Seferihisar halkı da bu savaşımın içindendir.

Seferihisar’da yaşayan ressam, yontu ustası Cahit Koççoban’ın romandan esinlenip tasarladığı Kundakçı yontusu da geçen hafta törenle açıldı.

Cafer Öz incelik gösterip beni de çağırdı açılışa.

Ancak zorunlu nedenlerle bu açılışa gidemedim.

Açılışta konuşan Seferihisar Belediye Başkanı İsmail Yetişkin’in şu sözlerini de aklıma yazdım: “Milli Mücadele Seferihisar Belediyesi olarak sanata ve sanatçıya desteğimiz sürecektir.”

Yerel yönetimler kültüre, sanata, sanatçıya, yazara, şaire ne çok önem verirlerse, o kentler daha yücelir, renklenir, anlam ve değer kazanır.

O yüzden de yerel yönetimlerde göreve getirilen kültür müdürlerinin bilgili, donanımlı, çağdaş, aydınlanmacı kişilerden olmasını çok önemsiyorum.

İzmir’in her ilçesinde görev alan kültür müdürlerinin bu bilinçle, sorumlulukla görevlerini yerine getirmelerinden mutluluk duyarım elbette, alkışlarım.

Heyemola’dan İzmirim kitapları

Bir kentin tarihini, coğrafyasını, toplumsal yaşamını, kültürel dokusunu, sanatsal yapılarını, insan görüntülerini, geleneklerini kitaplarda toplamak, kent belleği oluşturmak, okura sunmak önemlidir.

Heyemola Yayınları da bu düşünceyle 2011 yılında “İzmirim” kitap dizisini başlatmıştı.

İzmir’in kırk beş semti, İzmirli kırk beş edebiyatçı-yazar tarafından kaleme alınmıştı.

2019’da Heyemola otuz yeni yazarın İzmir semtlerinden oluşan yeni kitaplarıyla bu sayıyı yetmiş beşe yükseldi.

Sanata, yazına, kültüre emek verenlerin bir kenti, bir kentin çevresini, mahallesini, sokaklarını kendi duyarlığı, dili, biçemince anlatmasını önemserim.

İlgiyle, merakla izlerim.

Bana ilk ulaşan Salim Çetin’in “Hatay Benim Büyülü Semtim” ve Hülya Deniz Ünal’ın “Karşıyaka Hatırası” kitapları oldu.

Zaman içinde diğer kitaplara da ulaşacağım elbette.

Emeklerine sağlık.