Bundan neredeyse üç yıl önce yazmıştım… Hem de büyük bir gururla… 2015 yılının Temmuz ayıydı. O günlerin en popüler spor haberiydi. “La Victoria De Arda” yazmıştım yazının başlığına da… İspanyolca… Arda’nın Zaferi yani… Dünya’nın en büyük birkaç takımından birine, Barselona’ya transfer olmuş, göğüs kafeslerimizi patlatmıştı Arda Turan…

Aynı Arda, 2014 yılında çekilen Hükümet Kadın filminde de kısacık rol almış, komedi severleri de güldürmüştü. Hani Sermiyan Midyat’ın Faruk tiplemesiyle, Demet Akbağ’ın da Hate Ana tiplemesiyle ortaya koydukları başkanlık yarışının konu edildiği film var ya? Namzet Faruk kırmızı kart çıkartıyordu Arda’ya filmde... Bugünleri görmüşçesine…

2 seriden oluşan filmi izleyenler hatırlayacaklardır. İzlemeyen varsa büyük kayıp! Mutlaka izlesinler. Yönetimine kadın elinin dokunduğu bir ülkenin aslında ne kadar da güzel olacağı ironik ve komik bir şekilde vurgulanıyor filmde… Geçmişte bizim ülkemizde de kadın yöneticiler vardılar ama sonuç güzel olmadı diyenler çıkabilir! Film de, ben de, zaten Hate Ana gibi kadınlardan bahsediyoruz. Evlerimizi mükemmel yönetmeye çalışan annelerimizden… Saf, duru ve sadece sonuç odaklı çalışanlardan… Kendini paralayanlardan…

Neyse, adına methiyeler düzdüğümüz, yere göğe sığdıramadığımız, nefesimizi kesen, Milli gururumuz Arda Turan nefeslerimizi kesmeye devam ediyor! Ancak mekân olarak yeşil sahaları değil, farklı yerleri tercih ediyor. Futbol topu yerine başka şeylerle oynuyor. Hatta komedi filmi yerine mafya filmleri için rol hazırlıkları yapıyor.

Futbol ve futbolculuk bitmiş olabilir. Ama hayat devam ediyor be kardeşim. Futbolculuktan sonra yorumculuk var! Köşe yazarlığı var! Teknik direktörlük var! Gündemde kalabilmek için onlarca olumlu iş var!

Dipnot; “Balık baştan kokar”… Bu yönetim şekli devam ettiği müddetçe şiddet yanlısı ve mafyatik tipler, hukukun üstünlüğüne üstünlük kurmak isteyenler artacak sanıyorum. Ancak Mustafa Kemal’in vecizesi bize yol gösterebilir; “Ben sporcunun, zeki, çevik ve ahlaklısını severim”!