Bugün ara tatilin ilk günü… İlk ve orta dereceli okullar her öğretim yılında olduğu gibi on beş günlük minik bir tatil arası verdiler. Yaklaşık dört aylık eğitim maratonunun ardından gelen bu ara dinlenme çocuklarımıza iyi gelecek... Onlar da aslında dört gözle bekliyorlardı bu arayı… Dersler, sınavlar, etkinlikler ve varsa düzenli spor derken… Yeterince yorulmuşlardı.

Düzenli spor uğraşının içerisinde olanların antrenman ve maçları devam ediyor olacak. Antrenman ve maç programları tatil dinlemiyor. Açık havada yapılan spor dalları için hava koşulları da elverirse hemen hepsi icraatlarına devam ediyorlar. Salon sporlarında hava muhalefeti sorunu zaten yok.

Konuyu nereye getireceğim; son günlerde biliyorsunuz şiddet ile ilgili, özellikle İstanbul’daki amatör süper lig maçı öncesinde çıkan olaylarda gencecik bir taraftar hayatını kaybetmişti. Türkiye Futbol Federasyonu ülkemizdeki tüm amatör müsabakaları birer hafta oynatmadı bu hadisenin ardından… Aman ki, ülkemin sporunun içerisinde olan herkes bu kötü ve çirkin olayın farkında olsun! Hemen herkes kendisine çeki, düzen versin! Antrenöründen, sporcusuna… Taraftarından, anne ve babasına kadar…

Ne oldu? Ligler kaldığı yerden yani ertelendiği yerden oynanmaya başladı. Daha birer maç oynanmıştı ki! Hop, bir olay daha… Bu defa İzmir’imizdeki bir müsabakanın hakemi darbelere maruz kalıyordu. Sebep ne olursa olsun, şiddetin her türlüsüne karşıyız! Karşıyız da, bitirmek için ne kadar gayretliyiz?

Bu çirkin olayın hemen ardından İzmir Amatör Spor Kulüpleri Federasyonu acil koduyla tüm kulüplerin temsilcilerini ve diğer taban birliklerini toplantıya çağırdı; “şiddete artık bir dur diyelim” diye... “Herkes kendisine artık çeki, düzen versin” diye…

Bitecek mi? Şiddeti diyorum! Elbette ki hayır! Maalesef, bu konuda, bu kadar da karamsarım! Çünkü şiddetin artmasına yönelik sanki bazı antrenörler, bazı sporcular, bazı yöneticiler ve bazı taraftarlar özel eğitilmişler. Sanırsınız bilinçli bir şekilde bağırıp, çağırıyorlar; bu terör illeti sarsın diye her yanımızı… Sus, pus oturup; tiyatro izler gibi izleyemiyorlar çünkü! Neyse, tatile çıkmış çocuklarımıza geri dönelim.

Yarının büyükleri değil mi ki bugünün çocukları? Yarın, şiddetse şiddeti, sükûnetse sükûneti devam ettirecek de bunlar değil mi? O zaman birinci kural; bizler, yani yarının ölüleri, bugün çocuklarımıza iyi örnek olacağız! Artık maçlarda kimseye bağırıp, çağırmayacağız. Milleti galeyana getirmeyeceğiz. Olayları büyütüp, şiddete başvurmak mı? Aman ha! İkinci kural; yarının büyüklerini en iyi şekilde eğiteceğiz. Ders zamanı ders, dinlenme zamanı dinlenme, oyun zamanı oyun… Şiddet zamanı mı? O kelimeyi, onların sözlüklerinden, akıllarından tamamen çıkaracağız. Ne zaman? Bu ara tatil, bu işleri yoluna koymaya başlamak için enfes duruyor. Ne dersiniz?

Ayrıca minik bir öneri; çocuklarımız ara sıra kulübesinde antrenörü ve yöneticisi olmayan, maçında hakemi olmayan müsabakalar oynasınlar. Taraftarları da, sessiz bir şekilde bu müsabakaları izlemeleri konusunda, kulübede olmayanlar uyarsın!

Dipnot; “Sessizlik, güçlülüğün dile gelmesidir. Karşıtlıklar yasasıdır bu. Onun için sakin olun. Sakinlik, sessizlik, kişiyi özgür kılar, darağacında bile.” Franz Kafka