Spor; sevgi, barış ve kardeşlik..
Spor, gençliğin rekabet içerisinde belli kurallarla yarışmasıdır...
Kulüpler, yarışma organizasyonunun düzenleyicileri; gençliğin spor yapabilmelerinin önünü açan çağdaş kurumlardır...
Ve o kulüplerin her birinin tarihsel gelişimi, doğduğu kent ve yöreye özgüdür...
İşte, bugün 95. yaşını kutlayan; İzmir'de Cumhuriyet'in ilk spor kulübü olma özelliğini taşıyan Altınordu'nun kuruluş öyküsü de öyle bir şey:

"1923 yılı...
Cumhuriyet'in kuruluşu ile birlikte tüm yurtta zafer sevinci; muhteşem kutlamalar var...
Kurtuluş Savaşı'nın kazanıldığı son nokta İzmir'de de bitimsiz mutluluğu yansıtan gösteriler gerçekleştiriliyor...
Semtlerinde gençlerin birarada, katılımcı ve dinamik toplumsal çalışmalar yapması isteyen sakinler de boş durmuyor bu arada...
"Spor yapmalılar; gelecek kuşaklara örnek insanlar olmalılar" diye düşünüyorlar...
Cumhuriyet öncesi kurulan Karşıyaka İdmanyurdu ve Altay kulüplerinden sonra, yeni dönemde Eşrefpaşa'da Altınay; Hatay'da ise Sakarya kulüpleri kuruluyor...
Basmane, Tilkilik ve Namazgah gençleri de atılıyor ortaya... Mustafa Balöz, Hüseyin Yurdakul ve Mehmet Hancıoğlu (Hoca Mehmet), düşüncelerini Dr. Hacı Hasanzade Etem Bey aracılığıyla Ragıp Paşa Kıraathanesi'nde toplanan semtin diğer büyüklerine aktarıyorlar ve Tilkilik'te bir spor kulübü kurulması düşüncesi olgunlaşıyor...
Dr. Etem Bey ile Dr. Cevdet Fuat Bey, Tilkilik, Hatuniye, Namazgah ve İkiçeşmelik semtlerini iyi bilen Eczacı Süleyman Ferit Bey (Eczacıbaşı)'e anlatılarlar durumu. Yörenin, Kurtuluş Savaşı'nda "kader birliği" yapmış insanlarla yoğrulmuş olduğunu bilen ve iyi tanıyan Ferit Bey de hemen harekete geçilmesinden yanadır...
Her şey tamamlanmış, salt isim aranır olmuştu. Yapılan toplantıda Zafer, Hilal, Kurtuluş ve Göktürk isimleri tartışılsa da, Süleyman Ferit Bey, "Bir Türk ismi buldum. Bir Türk İmparatorluğu'ndan geliyor" deyip, son noktayı koydu:
"Altınordu..."

***

Yüz yıllık tarihsel bir yapıya kavuşmaya az kala, 95 yılını kutlayan Altınordu,
kuruluşunun ilk yıllarında Türk atletizminin omurgasını oluşturan isimleri içinden çıkardı...
Basketbolda Türkiye Ligi'nin ve Cumhurbaşkanlığı Kupası'nın ilk şampiyonu oldu...
Hentbolda, özellikle kız takımıyla lig tarihinde iz bıraktı...
Futbolda Türk futbolunun tarihine adını kazıyan isimleri kadrosundan çıkardı ve barındırdı ki, bunlardan başlıcası Sait Altınordu'ydu...

Bugün İzmir'in meydanlarına adını veren bir futbol efsanesidir Sait Altınordu...

***

Kuruluşu köklü bir yapıya sahip kulüpleri "asırlık çınara" dönüştüren kuşki yok ki camiaları oluyor...

Eczacıbaşı ve arkadaşlarından sonra kulüpte çeşitli dönemlerde görev yapmış tüm isimler camianın saygınlığı içinde Altınordu sevgisini büyütmeyi hedeflediler.
İyi günlerde olduğu gibi, kötü günlerde de gönül birlikteliği yapılmış ve içtenlikle paylaşılmış bir sevgiyi yaşatmak, aşkla sürdürebilmek, büyütmek sorumluluk istiyor...
Sorumluluk onları doğruyu aramaya yönlendirdi...
Sorumluluk onları duyarlılığı özenle taşımaya götürdü...
Sorumluluk duygusu onlara yapıyı güçlendirme ödevini yükledi..
Güçlü olmak için, ortak akılla hareket ederek, sorumluluğu paylaşıp, çoğalmanın yolunu seçtiler..
"Asırlık çınarı" yaşatmanın bilinciyle hareket ederek yeni bir döneme evrildiler...
"İyi Birey, İyi Vatandaş, İyi Futbolcu" yetiştirmenin önü bu düşüncelerle açıldı...
Bu yola girilirken Salih Mertan'ın dan Mustafa Bilen'e, İlyas Gönen'den Erdik Ailesine, Halim ve Sinan Bezircilioğlu kardeşlerden tüm Altınordu camiasına herkes elini taşın altına koydu...
Düşünülen Altınordu'nun kurumsal güvenliği kadar...
Türk futbolunun "Altyapısı"nı oluşturacak bir yapıyı kurmak olduğundan; Seyit Mehmet Özkan projesini onayladılar...

***

Bugün Türkiye'ye örnek bir proje geliştirilip büyüyorsa...
Gençlik ve Spor Bakanlığı'nın da "örnek" göstermesiyle ülke geneline yaygınlaştırılması söz konusu oluyorsa...
Önünde Altınordu adının bulunması son derece önemlidir...

***

Gönül böyle bir yapılanma içindeki kulübün profesyonel takımını Süper Lig'de görmek istiyor... Taraftarlar, gönüldaşlar her alanda bu istemlerini dile getiriyor; gidişatı beğenmeyip eleştiriyorlar da... Ellerinde bir altyapı ordusu varken, dışardan futbolcu alınmasına, takımın yaş ortalamasının yükselmesine sinirleniyorlar!
"Armanın peşinde" olanlar, Altınordu sevdalıları böylece çok şey mi istemiş oluyor?
Hayır!..
Onlar, gönül verdikleri ve peşinden koştukları; doğruların yapıldığına inandıkları takımlarının şampiyonluğunu, başarısını yaşamak istiyorlar...
Kişilerin değil, camianın takımının yaratılmasını istiyorlar!

***

Cumhuriyetle yaşıt bir kulübün bugün ayakta kalışını ve geleceğe güvenle bakması elbette önemli...
Altınordu bu güvence içinde şampiyonluklar yaşayacaktır!