9 EYLÜL/Manisa’nın tarım merkezlerinden Salihli, enerji ve tarımın karşı karşıya geldiği yeni bir dönemeçte. Kabazlı Mahallesi mevkiinde bulunan jeotermal kaynak işletme ruhsat sahasında, SANJES Enerji Sanayi ve Ticaret A.Ş. tarafından hayata geçirilmesi planlanan dev proje için resmi onaylar tamamlandı. Bakanlık tarafından incelenen proje tanıtım dosyası sonucunda, Manisa Valiliği tarafından 9 adet jeotermal kaynak arama sondajı ve 3,5 hektarlık modern sera projesi için "Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) Gerekli Değildir" kararı verildi.
Jeotermal kaynakların hem enerji hem de ısıtmalı seracılıkta kullanılması planlanıyor olsa da, projenin uygulanacağı alanın Gediz Havzası’ndaki stratejik konumu tartışmaların odağında yer alıyor.
Topraklarını savunanların hafızasında 2019 eylemleri taze
Valiliğin verdiği bu son karar, Salihli halkının hafızasındaki o "düdüklü" protestoları geri getirdi. Hatırlanacağı üzere 2019 yılında, Jeotermal Elektrik Santral Yatırımcıları Derneği'nin (JESDER) bilgilendirme toplantısı sırasında yüzlerce vatandaş sokaklara dökülmüştü. Alaşehir, Sarıgöl ve Salihli’den gelen yaklaşık 350 kişilik grup, otel önünde ellerindeki düdükleri çalarak projelerin şeffaf yürütülmediğini ve doğaya zarar verdiğini savunmuştu.
O dönemde Salihli Çevre Derneği adına açıklama yapan Hakkı Uysal’ın sözleri bugün hala yankılanıyor: “Ege’nin üç önemli havzası Gediz, Küçük Menderes ve Büyük Menderes saldırı altında. Alaşehir Ovası’nı kaybettik, Salihli’yi de kaybetmek istemiyoruz.” Köylüler, jeotermal kuyularının tarım arazilerinin tam kalbine saplanmasına karşı kararlı duruşlarını o günlerden bugüne taşıyor.
Arsenik tehlikesi ve yer altı sularındaki büyük risk
Bölge halkının itirazları sadece duygusal değil, bilimsel verilere de dayanıyor. Orman ve Su İşleri Bakanlığı’nın geçmiş yıllarda yaptığı raporlamalar, İzmir ve Manisa çevresindeki madencilik ile jeotermal faaliyetlerin yer altı sularında arsenik seviyelerini tehlikeli boyutlara çıkardığını ortaya koymuştu. Çevreciler, 2017 yılında alınan "jeotermal faaliyetlere izin verilmemeli" yönündeki kararlara rağmen, Valilik ve İl Müdürlüğü tarafından "ÇED Gerekli Değildir" kararlarının hızla verilmesini "planlı bir saldırı" olarak nitelendiriyor.
Açılacak olan her yeni sondaj kuyusunun, bölgenin en büyük zenginliği olan yer altı su rezervlerini geri dönülemez şekilde kirletebileceğinden endişe ediliyor. Özellikle dünyaca ünlü çekirdeksiz üzüm ve zeytin bahçelerinin bulunduğu bu havzada, suyun kirlenmesi demek sadece çevre felaketi değil, aynı zamanda ekonomik bir yıkım anlamına geliyor.
Sera projesi "yeşil maske" mi yoksa katma değer mi?
SANJES Enerji’nin projesinde yer alan 3,5 hektarlık sera projesi, jeotermalin doğrudan tarımda kullanılmasına yönelik bir adım olarak sunuluyor. Şirket, bu yatırımla bölgede istihdam yaratılacağını ve katma değerli tarım yapılacağını savunurken; çevre örgütleri bunun asıl amaç olan elektrik üretim santrallerini (JES) yumuşatmak için kullanılan bir "sosyal rıza" yöntemi olduğunu iddia ediyor.