9 Eylül TV’de moderatörlüğünü gazeteci Zafer Ertem’in yaptığı spor yazarı Erkut Şahin’in de katıldığı ‘Spor Servisi’ programının konuğu dün akşam yapılan Altay Kongresi'nde yeniden başkan seçilen Sinan Kanlı’ydı. Kongrenin hemen öncesinde yaplılan röportajda Kanlı kongre kararından transfer yasağına, FIFA dosyalarından bağış kampanyasının yarattığı hayal kırıklığına kadar pek çok başlıkta net mesajlar verdi.
SAHA YOLUNA GİRDİ, SIRA YÖNETİMDE
Altay’da bir yanda sahaya yansıyan direnç, diğer yanda yılların biriktirdiği ağır mali dosyalar dikkat çekiyor. Siyah-beyazlılar, sezonun ilk yarısını son haftalarda yakaladığı dörtte dörtlük seriyle düşme hattının üzerinde kapatırken, kulüp kongre süreciyle birlikte kritik bir eşiğe girdi. Kanlı’nın açıklamaları, sahadaki yükselişle masadaki yük arasındaki gerilimi tüm açıklığıyla ortaya koydu. Kanlı, “kaos mu, kenetlenme mi’’ ayrımını farklı bir yerden okuyor Kanlı’ya göre bu tablo, yalnızca kötü sonuçların değil, aynı zamanda camiada yeniden tutunan bir birlik ve beraberlik hissinin de fotoğrafı. Kanlı, ‘’Sahadaki dörtte dörtlük seri başarı tribüne yeniden umut taşıdı. Ancak bu umudun kalıcı olması için yalnızca 90 dakikalık performansı yetmez. Acilen masa başında da yeniden güven inşa etmek zorundayız. Bu da “tek kişilik mücadele” yerine ortak sorumlulukla gelişebilir ‘’ diyor.
KAOS MU, KENETLENME Mİ?
Kanlı’nın görüşleri şöyle: ‘’Altay’ın sezon içindeki dalgalı grafiği, tribünde de yönetim masasında da “kaos” kelimesini sıklaştırdı. Ancak bunu farklı okumalıyız. Bana göre yaşananlar, camianın birbirini yeniden duymasını sağlayan bir sınav. Sahada peş peşe yenilgiler gelirken takımın uyum süreci, dış etkenler ve psikolojik kırılmalar öne çıkmıştı. Genç oyuncu grubunun kendini bulmasıyla birlikte ivmenin değişti. Dört dörtlük seri yalnızca puan tablosunu değil, soyunma odasının ruh hâlini de toparladı. Başarısızlığın da bir alışkanlık olduğunu biliyorduk. Son yıllarda yaşanan kırılmalar, sahaya “eziklik” gibi yansıyan bir yük bırakmıştı. Ama gençlerimiz gün geldi alışkanlığı tersine çevirdi. Bu mevcut kadro ve altyapı işbirliği ve desteği ile geldi.’’
BORÇLAR FOTOĞRAFI HAFIZAMDA
Altay’ın en ağır yükünün geçmişten gelen borç dosyaları olduğunu da hatırlatan Kanlı sözlerini şöyle sürdürüyor: ‘’Borçların hepsine hakimim hepsi hafızamda. Bana göre yıllar boyunca pek çok kalem “sümen altı” edilmiş, borçların şeffaflığı kaybolmuş. Kulübün gelirlerine konulan temlikler ve kur farkı da bu yükü katlamış durumda. “Kurlar 7-10 lirayken ödememişler, şimdi 50 lira. Bu noktada “çek-senet” tartışmasını da çok yaşadık. Geçmişte karşılığı olmayan çeklerden söz edebiliriz. Borçlar böyle birikti. Çeklerin ödenmemesiyle kulübün ayrıca zarara uğratıldı. Bu durum Altay’ın yalnızca borçlu değil, aynı zamanda güven sorunu yaşayan bir yapıya dönüştüğünü de ortaya koymuş oldu.’’
KAMPANYADA SONUÇ FİYASKO!
Kanlı’nın kampanyaya yönelik görüşleri de şöyle:‘’Altay yönetimi olarak, ekonomik nefes almak için bir bağış kampanyası başlattık. Ancak sonuç, beklentinin gerisinde kaldı. Kampanya valilik izinleriyle resmi yürütüldü, denetim ve harcama kalemlerinin net biçimde belirlendi. Bu sayede “şeffaflık” hedeflendi; fakat şeffaflık, otomatik olarak yüksek bağışa dönüşmedi. Toplanan bağış sayısının 500-600 civarında kaldı, toplam miktar da 1 milyonun biraz üstünde yani sadece bir tane FIFA dosyası taksidini ödeyecek para topladık. Kampanyaya Samsun, Trabzon çevresinden bile destek geldi ama İzmirliler aynı ilgiyi göstermedi.
FIFA DOSYALARI BİZİ BOĞUYOR
Kanlı, FIFA dosyalarına yönelik olarakta şunları söyledi: ‘’Altay’da son yılların en yıpratıcı sorunu FIFA dosyalarıdır. Her günümüz bu dosyalarla başlar ve biter. Saha içini mi düşüneceksin dosyayı mı? Yönetim olarak çalışmalarımız bu süreçte puan silme risklerini engellemek oldu. Ama bu durum bize sürekli bir ‘acil durum’ hali yaşattı. Yani geleceği planlamadan günü kurtarmanın savaşını verdik hala da veriyoruz.. Hala transfer tahtası kapalı, seçenekler sınırlı. Altay bu sezon kaderini genç oyunculara emanet etmiş durumda. Altyapı kulübün tek çıkış yolu.’’
ÜÇ BÜYÜK SORUN VAR
Kanlı sorunları tespit ettiklerini belirtip şöyle konuştu: ‘Altay, üç büyük sorunun içinde yürümeye çalışıyor; mali sürdürülebilirlik, sportif istikrar ve camianın ortak refleksi. Bunlar içinde spotif istikrar için önemli adımlar atmaya başladık. Sırada mali sürdürülebilirlik ve ortak refleks var. Kulübün geleceği için “başka bir ekip”, “başka bir yönetim modeli” ya da “bir yatırımcı” devreye girebilmeli. Camianın yönetimi sevmeli ve desteklemeli, ama bu sevgi yeni bir girişimin önünü tıkamamalı.’’
TEKNİK EKİP KRİZİ ŞAŞIRTTI !
Kanlı, kısa bir süre önce yaşanan teknik ekip krizi olayı ile ilgili da şu bilgileri verdi: ‘’Biz yönetim olarak başka sorunlarla savaşırken bir anda kendimizi teknik ekip krizi ile karşı karşıya bulduk. Hocanın medyaya yansıyan bazı açıklamalarını “olmaması gereken” sözler olarak değerlendiriyorum O gün açıklamaları görür görmez bilgilendirici bir metinle yanıt verdik. Panik yapmadık, hoca “destek olun” demek istemiş ama doğru ifade edememiş. Özür diledi, hemen olayı tatlıya bağladık. Altay kırılgan bir ortamda, biz de dahil herkes ağzından çıkan lafı tartmalı, kelimelerin yönü kulübün psikolojisini de etkilememeli.’’
ALİHAN KAVLAK, ÇÖLDE ÇİÇEK
‘’Altay’ın son dönemde parlayan isimlerinden biri genç oyuncumuz Alihan Kavlak. Altay yönetim olarak hiçbir şey yapmasak bile Türk futboluna bir oyuncu kazandırdık. Alihan’ın artık büyük kulüplerin radarına girdi.Kulübe oyuncu için şimdiden “fiyat” yoklamaları gelmeye başladı. Şu aşamada satışına asla a sıcak bakmıyoruz. Gerekçe iki yönlü: Altay’ın sahada Alihan’a ihtiyacı var; oyuncunun da gelişimini tamamlamak için zamana. Bugün 700 bin euro konuşuluyorsa, doğru yönetimle bir yıl sonra bu rakam 2 milyon euro’ya rahat çıkacaktır. Bu durumda bizim mali tabloyla sportif hedefi nasıl aynı potada eritmeye çalıştığımızı gösterir. Altyapı oyuncusu, hem saha içi umut, hem de potansiyel gelir kapısıdır.’’
DEPLASMAN GERİLİMİ, TRİBÜN ALGISI
Altay’ın sadece saha içinde değil, saha dışında da zorlandığı anlar da var diyen Kanlı, ‘’Uşak deplasmanında yaşanan taraftar krizi, şehre alınmamaları, soğukta bekletilmek, güvenlik gerilimi ve tribün olayları bizi çok yordu. Özellikle Göztepe maçını hatırlayalım “tek bir kişinin yaptığı” bir hareketin büyük camianın geneline mal edildi ve büyük travma yarattı. Altay’ın “büyük camia” olmanın hem avantajını hem de bedelini aynı anda yaşadık: Büyük camiada bir hata, daha büyük yankı buluyor tribünlere de derin travmalar yaşatiyor.’’