Barcelona için dünya futbolu için Messi neyse, Altay için İzmir için de İbrahim Akın o. Hani deriz ya Messi mi Ronaldo mu daha iyi futbolcu tartışmalarına bir son verelim, uzun yıllar göremeyeceğimiz yetenekteki bu futbolcuları izlemenin keyfini yaşayalım. İbrahim Akın için de aynı şey geçerli. Kariyerinin son baharına yaklaşan bu büyük yeteneği izleyebildiğimiz kadar izleyelim. Futbolseverlere tavsiyem hangi takımı tutarsak tutalım, Altay'ın Messi'si için bir 90 dakika ayıralım. Dünkü Karagümrük maçında da resital sergiledi yıldız futbolcu. Geçen sezonki rehabilitasyon sürecinden sonra futbola tamamen kendini vermiş durumda. Kuş gibi hafiflemiş 33'lük usta ayak. Sağ kanatta kendini unutturup, içeri süzülerek sol ayağıyla yaptığı vuruşlar, takım arkadaşlarını pozisyona sokan derin paslar, şık topuk hareketleri. Sanki Messi'nin İzmir şubesi. Atatürk Stadı'na gelenlerin gözünün pasını sildi. Baktı ilk yarıda takımı sıkıştı hücumda. İkinci devre müthiş bir tek pasla Muharrem'e golü attırdı. O geçen sene yürüyecek hali olmayan maestro, atılan golden sonra tribünleri coşturan ilk oyuncuydu. 2000'lerin başında Altay'da parladıktan sonra, o futbol dışı yaşadığı olaylar olmasa çok farklı bir kariyer çizecek İbrahim Akın, yuvasında şimdi ikinci baharını yaşıyor. Böyle büyük bir yeteneğe yuvasında Süper Lig'de oynamak yakışır. Bu hızla giderse de olacak gibi. Karagümrük galibiyetiyle Altay, zirveye tutundu, geçen haftaki Niğde mağlubiyetini unutturdu. İyi giderken olumsuz yanları da söylemek de fayda var. 4-3-3 oyun formatıyla oynayan Altay, orta sahada bir oyun kurucu eksikliği yaşıyor. Ferhat, Maksut ve Fatih'te n oluşan üçlü, geçen sezonki 1 Halil Karataş etmiyor yaratıcılık anlamında. Acaba Halil'i gönderirken acele mi davranıldı diye düşünüyor insan. Yine de Altay çok rahatlıkla Play Off oynayacak kalitede. Şampiyonluk ise kreatif bir oyun kurucu takıma dahil etmekten yatıyor.