“Güzellik önce gelir, zafer ikinci sıradadır. Asıl mesele ise zevk almaktır.”

(Brezilya Kaptanı Dr.Socrates)

Spor Toto Süper Lig’de Göztepe ile Trabzonspor, 23. hafta karşılaşmasında Bornova Stadı’nda oynuyor. Maç 3-1 Bordo-Mavili ekibin üstünlüğünde. Teknik Direktör Ünal Karaman, sahanın en iyileri Yusuf Yazıcı ve Abdülkadir Parmak’ı alkışlatmak amaçlı uzatma dakikalarında oyundan alıyor. Stadı tıklım tıklım dolduran Göztepe taraftarı iki futbolcuyu ayakta alkışlıyor. Maç bitiyor, Trabzonlu topçular kendi seyircilerini selamlamaya giderken bir anda kendilerini, onları alkışlayan Sarı-Kırmızılı tribünlerin önünde buluyor, onlar da bu harekete aynı şekilde karşılık veriyor.

***

Sezona öze dönüş stratejisiyle başlayan Karadeniz ekibinin genç yıldızı Yusuf Yazıcı, soyunma odasına yönelirken Göztepe tribünlerinden bir cep telefonu atılıyor. Yusuf ilk anda ne olduğunu anlamaya çalışıyor. Stat görevlisi kulağına bir şey söylüyor. Yusuf telefonu alıp tribüne yöneliyor.

Telefonun sahibi ve diğer taraftarlarla selfie yapıyor.

***

Maç bitiyor, basın toplantısında Ünal Karaman, Göztepe’ye centilmenliklerinden ötürü teşekkür ederek sözlerine başlıyor ve ekliyor; “Oynayanlar değil, alkışlayanlar büyüktür. Ben Göztepe taraftarını tebrik ediyorum.”

Takımının galibiyetinde büyük rol oynayan Yusuf da twitterdan şu paylaşımı yapıyor: “Karadeniz’in bir çocuğu olarak Ege’de gördüğüm nezaket benim için çok özeldi. Göztepe taraftarına alkışları ve nezaketi için çok teşekkürler.’’

***

Statlarımızda, salonlarımızda hasret kaldığımız günümüzün endüstriyel futbolundan (!) şık manzaralar bunlar. Koro halinde küfürün, kaba sözün, koltuk altlarında bin bir yolla sokulan döner bıçakları yerine, centilmen taraftar, zarif teknik adam ve futbolculardan söz etmek!

***

İzlence sporları arasında geniş katmanlarda en yoğun ilgi gören futbol, insanlar demektir. “Gol atmak ve gol attırmamak” gibi de basit tanımlı futbolun bunca tutulan bir oyun olması, milyonları saatlerce, günlerce avutması; gerçek yaşama çok benziyor olmasıdır. Futbol; tribünlere keyif veren, cezbeden, estetik hareketlerin çoğunlukta olması gereken ve sportmenlikle özdeşleşmiş bir anlayışla bütünleştiğinde güzelleşir. Kulüp sevgisi, renk aşkı, meşin yuvarlak sevgisi; doğaldır. Asla göz ardı edilemez bunlar! Fakat hepsinin başında sporun tüm dallarında olduğu gibi -futbolda da- dostluğun, içtenlikli sevginin, kardeşliğin ve Göztepe-Trabzonspor ve -zarif- örneğine tanık olduğumuz centilmenliğin en önde geldiğini unutmamak gerekiyor.

***

“Futbolun Mozart”ı Lionel Messi “Hayatta bir maçı kazanmak ve kaybetmekten çok daha önemli şeyler var” der. O önemli şeyler de; dostluklar, centilmenliktir! Şampiyonluklar sonra gelir!.. Yineleyelim; spor dostluktur, insanları sevmektir, güzelliktir. O dostluk, bin 600 bilim dalının var olduğu Oxford’da insanoğluna öğretilemeyen tek şeydir!

***

Bundan böyle yıllarca Ay-Yıldız’ı kuşanmış, futbol dünyamızda mütevazılığıyla bilinen Ünal Karaman Hoca, “Oynayanlar değil alkışlayanlar büyüktür” sözüyle de anılacaktır.

“Erdemlilik işte budur’’a hep örnek olacaktır.

Şairin dediği gibi; “Nicedir özlediğimiz insandan insana geçecek sevgiyi, umutları” gösterecektir.