Tam 22 yıldır belediye emekçisiydi Yücel Laçinel.

Dile kolay 5 başkan ile çalışmıştı.

Son günlerde ciddi hastalığı ile boğuşuyordu; raporluydu.

Bir sabah erkenden telefonu çaldı, arayan belediyeye kadar gelmesini istedi.

Kendisine tebligat yapılacağını söyledi.

Koltuk değneklerine yaslana yaslana gitti; -sözlü- olarak işine son verildiğini, noterden tebligat yapıldığını öğrendi.

Gelen tebligatta şunlar yazılıydı; “Belediyemizde çalışmakta olduğunuz süre içinde gerek teknolojik gelişmeler nedeniyle insan gücü ile yapılan iş miktarının azalması ve gerekse Bütünşehir Yasası uygulaması ve endüsti bölgeleri uygulaması nedeniyle belediye gelirlerimizde önemli oranda azalma nedeniyle 4857 sayılı İş Kanunu’nun 19.maddesi kapsamında iş akdiniz feshedilmiştir. Tebliğini bilgilerinize rica eder. Serkan Acar Belediye Başkanı.”

İki gün önce aynı anda -bu işçi gibi- 100’ü kadrolu 32’si taşeron statülü emekçinin kıyıma uğradığı belediye, MHP’nin 2. kez kazandığı İzmir’in Aliağa Belediyesi’ydi!..

(Yıllarca sosyal demokrat partilerin yönettiği, emek ve barış şenliklerinin yapıldığı işçi kentinde belediyenin hangi hırslar sonucu yitirildiği -bilinen- acı gerçektir. Ayrı bir yazı konusudur da.)

***

2019 Türkiyesi…

Ekonomi krizde, üretim durmuş, fabrikalar satılmış, konkordato ilanları ekonomi sayfalarına manşet.

Hâlâ içi boş programlar açıklanıp duruyor.

Kamuda israf tavanda.

Eğitim sistemimiz bilime sırtını dönmüş.

Yargı bağımsızlığı tartışmalı.

Kısır din referanslı siyasetle toplum kutuplaşmış.

Dış politika çoktan iflasta.

Ve işsizlik; aldı başını gidiyor daha da artacak.

TÜİK'in açıkladığı verilere göre, işsiz sayısı 2019 Ocak ayında geçen yılın aynı dönemine göre 1 milyon 259 bin kişi artarak 4 milyon 668 bin kişi oldu. İşsizlik oranı 3,9 puanlık artış ile yüzde 14.7 seviyesinde gerçekleşti.

1 milyonu aşkın işsiz üniversite mezununa sahibiz(!)

Açlık sınırının altında ücret alır işçiler.

Yüzde 45’i asgari ücretle çalışıyor. Son 15 yılda 20 binden fazla işçi hayatını kaybetti!

“Taşeron” sistemine geçilince iş cinayetleri altı kat arttı.

Ölümlü iş kazalarında açık ara -tartışmasız- Avrupa şampiyonuyuz, dünyada da üçüncü!

Milletin orasına koyacağını ifade eden bol bol ballı ihaleleri alan, vergi borçları silinen yandaş müteahhitlerin el üstünde tutulduğu ülkedir burası!..

***

Demokrasisi bir türlü gelişimini sağlayamamış Türkiye’de nedir işçi/emekçinin kaderi? İşinden aşından olmaktır! Katliamlardır. Zamansız ölümlerdir! Gazdır. Coptur. TOMA’dır. Kelepçedir. Gözaltıdır. Zindandır!.. SOMA 301’dir. Ermenek’tir. Naylon çadırlarda ateşlerde dirir diri yanmaktır. Bakın Bekir Coşkun Usta şöyle yazar işçi/emekçiyi “Ordulardan daha güçlüdür işçi sınıfı. İnsan gibi yaşama talepleri, özgürlükleri, gelecekleri, ülkeleri, demokrasileri, onurları, vatanları için harekete geçtiklerinde, hiç kimse önlerinde duramaz.

Dünyanın adam gibi her yerinde emekçiler, üretimden gelen güçleri ile ülkelerinin en etkili sınıfıdır. İtilip kakılamazlar. İktidarın polisi onları süs havuzunda ıslatıp ıslatıp dövemez.

Sendika başkanları da milletvekili olmayı hayal etmez. Bizde ederler ama!’’

****

Bugün 15-16 Haziran İşçi Direnişi’nin ilk günü. 49 yıl önce İstanbul’da 70 bin işçinin direnişiyle 

başlayan 2 gün süren Türkiye tarihinin en büyük işçi eyleminin…

Usta Şair Fazıl Hüsnü Dağlarca’nın “İşçi yürür mü yürür ya/ Koca illere varır ya/ Ağayı beyi görür ya/ Kalmadı gerçeğe uzak/ Bu yurt benim elim ayağım/ Bu yurt benim elim ayağımla kurtulacak’’

dizelerini ithaf ettiği şanlı direnişin yıldönümü!

Direnisçi işçiler, sendikal hak ve özgürlükleri yok eden yasanın çıkmasını engellemişler, birlik dayanışmayla örgütlenme hakkına sahip çıkmışlardır.

Aliağa’dan 15-16 Haziran’a…

Bugün işçi sınıfının dayanışması azalmış, Nâzım Baba’nın “Selâm yaratana! / Tohumların tohumuna/ Serpilip gelişene selâm! / Bütün yemişler dallarınızdadır. / Beklenen günler, güzel günlerimiz ellerinizdedir’’ dediği işçiler, Aliağalı Yüceller sahipsizdir!