Onu erken gençliğinden bu yana tanır, yazı ve yaratılarını ilgiyle izlerim. Yaptıklarını inanarak yapanlara özgü bir rahatlık vardır yüzünde. Eski İzmirliler bilir: İzmir'in hemen her şehir, kasaba ve köyünün özelliklerini belirten özlü sözler vardır. Bunlardan birisi: Bademlerlilerin konuğa bakışı...”

Bu yazıya konu seçtiğim kişi, İzmir medyasının her daim gülen yüzü Ünal Ersözlü. Yaşam öyküsü: İzmir Eczacıbaşı İlkokulunu bitirdi. Manisa Şehitler Ortaokulu, Suphi Koyuncuoğlu ve Adana Karşıyaka liselerinden sonra Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi’nde öğrenim gördü. Şiire üniversite öğrenciliği sırasında başladı. “Okyanusların Not Defteri” kitabıyla Akademi Şiir Başarı ödülünü, “Gidiyorum Adım Unutuluş Olsun” kitabıyla Behçet Aysan Şiir Ödülü’nü, “Kapıyı Çalışıyorum” kitabıyla Yunus Nadi ödülünü kazandı. Görüldüğü gibi, her kitabı ona bir ödül getirdi. İzleyen yıllarda “Zaman Ayna Bıçak” eseriyle denemelerini, “Gençliğin Dün Gecesi” adlı nehir şiirini ve “Sarmaşık” kitabı sonraki şiirlerini bir araya getirdi. Ünal'ın özgeçmişinin daha sonrasını merak edenler, internet ve başka bilgi kaynaklarına bakabilir.

Aramızda sıcak bir yakınlık olan Ersözlü bir süre sonra bir STK toplantısında benim konuşma metnimi dinledikten sonra, hakkımda sevgi ve övgü dolu sözler söyledi. Ben de kendisine bir sevgi şaplağı atarak, son çalışmalarını görmek istediğimi söyledim. Konu tazeliğini yitirmeden Ünal Ersözlü'den bir kargo geldi. Koliden, iki tuğla kitap çıkınca, efsunlanmış gibi oldum. Zira bu kitaplar, zengin bir kültür birikimini bir araya getiren “Dört Gün Buda Üç Gün Zorba” ve “Tanrının Yaşam Kılavuzu” adlarını taşıyordu.

Eserlere şöyle bir göz atınca Ersözlü'nün antik ve çağdaş felsefe kültürü, benim yüzümde de Akdeniz gülümsemesi doğurdu. Ünal; Türkiye'de geniş kitlelerin fazla kafa yormadığı Adorno, ilkçağ bilimi konusunda hayli vakıf idi. Hele, “Sisyphos”, hep bilinen “5 N bir K” düsturu, “Şiirlerine yakan Platon” bölümleri adeta yeni bilgiler içeriyordu.

Mevlana'yı sarsan “Esrarname”nin tam metni, referans değerini taşıyor. Benim, 1968 yılında yayınlanan “7 Bilge, Harika, Kilise, Uyuyanlar” kitabımda ele aldığım “Yediler” konusu, “Tanrının Yaşam Kılavuzu”nda yer buluyor. Şair yazarın “TYK” kitabı bana, Georges Perec'i anımsattı. Türk aydınının yakın ilgi göstereceği Perec, bir de kendisini kullanma kılavuzu yazmıştı. Düşünce adamlığının ustalık dönemine ulaşan Ünal Ersözlü, “DGBÜGZ” kitabında, “...İnsanlık hala, halının altına süpürdüğü hazineyi, tanımadığı kahramanlarını masal dağlarında arıyor” diyor; sizce de öyle mi?

“TYK” kitabının arka kapak yazısından bir bölüm: “İnsanın, kendisine kavuşmak için sürdürdüğü yolculuk, tıpkı bu yolculukta soracağı sorular gibi, hiç bitmeyecek.”

Şair yönü potansiyel okur tarafından bilinen Ünal Ersözlü'nün son iki eseri, onun düşünür yönünü ortaya koyduğu gibi, düşün dünyamızda yeni ufuklar açacak.

Ben şahsen, Ünal Ersözlü'nün bu yönünü de tanıdığım için mutluyum. Akdeniz gülümsemesi eksik olmasın yüzlerinizden... Dilerim öyle olsun...