Aidiyet ile hakkaniyet arasında yaptığınız seçim kişiliğinizi yansıtır. Zor iştir, inandığınız, güvendiğiniz, taraftarı olduğunuz kişilere, kurumlara, “Dur sen burada hatalısın” diyebilmek. Gerçek cesaret, insanın sevdiklerine, inandıklarına “Yanlış yapıyorsun” diyebilme erdemliliğini göstermektir.
Bilen bilir, Göztepe camiasının ve taraftarının benim için ne anlama geldiğini...
Sarı kırmızılı atkısı boynunda, yumruğu havada delikanlıları her gördüğümde burnumun nasıl sızladığını...
Evirmeden, çevirmeden, eğip bükmeden direkt konuya giriyorum.
Teknik Direktör Önder Özen’in, Yeni Asır Spor Muhabiri Burak Hakerler’e yaptığı tehdit, sindirme ve hakaret kokan sözlerini aklı selim her Göztepeli’nin, en başta da yöneticilerin net bir şekilde, ‘ama, fakat, vs..’ demeden kınaması ve gereğini yapması gerekiyordu.
Konuyu asıl ekseninden saptırmadan yaşananları madde madde ortaya koyalım.
1- Önder Özen, bir gazeteciyi sorduğu sorular, yazdığı yazılar nedeniyle tehdit etmiştir.
2- Kullandığı dil, konuşma üslubu hakaretamiz ve rencide edicidir.
3- Önder Özen tuzağa düşürülmemiştir, gizlice ses kaydı alınmamıştır.
4- Başkanla yapılan sohbet - röportaj sırasında Burak Hakerler’i kolundan tutup kenara çekmiş ve muhabirin kendini anlatmasına fırsat dahi vermeden ağzına geleni söylemiştir.
5- Velev ki gizlice ses kaydı yapılmış olması yaşanan çirkinliği asla haklı çıkarmaz.

***

Göztepe yöneticileri tüm bu gerçekler ortadayken gereğini yapmak yerine meslektaşımızı, “etik olmayan şekilde sohbeti gizlice kayda almak” ile suçluyor. Açıklamanın başında Özen’in sözlerinin tasvip edilemez olduğuna dikkat çekiliyor. Talat Papatya imzalı kulüp açıklamasının devamında, kabadayı tavırlı teknik adama sahip çıkılıyor.
Sonuç, kısaca şu şekilde özetlenebilir:
“Gazeteci suçlu, Önder Özen de ayıp etti ama o bizim hocamız...”

***

Şanlı Göztepe’nin büyük taraftarı,
Bundan 5 yıl önce şampiyonluk sevinci yaşanırken yazdıklarım geliyor aklıma...
“Şampiyonluk en çok onlara yakıştı” demiştim yazımın başlığında...
Göztepe olmanın ne anlama geldiğini anlatmaya çalışmıştım dilim döndüğü, kalemim elverdiğince... Bir kez daha hatırlatayım;
“Güçlü bir isyanın adıdır Göztepe.
Sevgi ve adanmışlığın sarı-kırmızı rengidir.
Bazen bir türküdür,
Delikanlı kızların
Ve yürekli yiğitlerin ağzında.
Söyleyenin dinleyenin gönlüne neşe saçar.
Bazen tutkudur, kor olur yakar.
Canlıdır Göztepe, gençliktir.
İzmirli olmanın keyfidir.
Gençlikte yaşam tarzıdır
Orta yaşta neşe,
İhtiyarlıkta gurur
Sevdası her dem taptaze durur.
Sürekli çakırkeyif gezmek gibidir Göztepelilik
İçtikçe ayılamazsın, az içersen kanamazsın.
Vefadır Göztepe,
Dost gönüllerin bağrında
Özlemdir, kışa inat bahara
Yaşamdır Göztepe;
Ölüme inat sevdanın kıyısında.
Sevdadır Göz Göz,
Aşkın sarı-kırmızı alevi akar
Gençlerin kor gibi yanan damarlarında.
Dik durabilmektir Göztepe
Hüznün ve karanlığın önünde
Kartal kanatlı Efe heybetiyle...
Binlerce oğlumun ve kızımın adıdır Göztepe
Sonsuza dek ÖZGÜR’ce
Alayına isyan
İnadına GÖZTEPE...”

***

Göztepe taraftarları,
Bazen gün gelir, en sevdikleriniz hata yapar.
İşte o zaman sınavınız başlar.
Neyin yanında olacaksınız?
Haklının ve doğrunun yanında mı?
Aidiyet duygunuz mu öne çıkacak hakkaniyet duygunuz mu?
Yaşananları akıl imbiğinden, gönül süzgecinden geçirip en doğru kararı vereceksiniz.
Unutmayın,
“Dik durabilmektir Göztepe,
Hüznün ve karanlığın önünde
Kartal kanatlı Efe heybetiyle...”