Nedir bu hayvancıkların sözde insanların elinden çektiği eziyet... Bitmek bilmiyor...
Yok ki koruyanları...
Sadistlerin, sapıkların, acımasızların yaptıkları yanlarına hep kar kalıyor...
İstanbul Büyükada’da faytonlara koşulan atlar mesela...
Telef olmaktan sayıları azaldıkça yeni çilekeşler sokuluyor devreye...
209 at önceki gün gemiyle adaya sevk edilmek için yola çıktı. Hepsi bir deri bir kemik...
Durumu protesto eden Yük Hayvanlarını Koruma ve Kurtarma Derneği üyeleri ile faytoncular arasında arbede oldu.
Polis havaya ateş filan etti o kadar...
“Zulme dur” diyen bir devlet erkanı çıkmadı.
O faytonlara binenler!
Yürümeye mecaliniz yoksa, gitmeyin adalara madalara...
Can çekiştiren ticarete ortak olmayın!
Ya Sapanca’daki vahşete ne demeli...
O yavru köpeciğin fotoğraflarına bakmayı yüreğim kaldırmadı. Bacakları, kuyruğu kesilip atılmış bir kenara...
Tedavisi İstanbul’da bir veteriner tarafından yapılmış, bandajlar içinde kıvrılmış yatıyor...
Yok ki dili, ‘neden’ diye sorsun...
Sebep olanların Allah gelsin hakkından...
Eserlerine bakan gözleri kör olsun, elleri kırılsın...
Malum yaz sezonu açıldı...
Küçücük havuzlara sıkıştırılmış yunusları tatillerine meze yapanların fotoğrafları da sosyal medyaya ardı ardına düşmeye başladı.
Çoluk çombak neşe içinde, doğal ortamlarından uzakta, ölü balıklarla beslenmek zorunda bırakılan hayvancıklarla poz veren verene...
Hay sizin eğlenceniz batsın, inin şuncağızların sırtından.
Ben değil uzmanlar söylüyor; Yunuslar da tıpkı insanlar gibi duygusal ve hassas canlılar. Ölü balık yemeye ve dans etmeye zorlandıklarında psikolojik travma geçiriyorlar. Onlar sizin çocuklarınız yerine kendi çocuklarıyla vakit geçirmek istiyor. Kendilerine dokunulmasından da hoşlanmıyorlar.
İlle de hayvansever olmanız gerekmiyor...
Ama bizimle aynı dünyanın havasını soluyan tüm ‘can’lar saygıyı hak ediyor.