Geçtiğimiz hafta tam bugün, yani 31 Mart Yerel Seçimleri'ne 48 saat kala işte bu köşemde "Atomun parçalanmasından enerji elde edecek kadar akıllı olan insanoğlu, nasıl oluyor da bunun insanlığı yok etmekte kullanılmasını önleyemeyecek kadar aptal oluyor?" diye sormuştum. Ardından da Einstein'ın verdiği şu cevabı yazıma başlık olarak atmıştım: "Demek ki politika, fizikten daha güç öğreniliyor!"

Seçimler biteli tam 6x24 saat oldu. Yani 144 saat geçmesine rağmen iktidarın "huysuz virginliği" yüzünden, YSK ve AA'nın müşterek vurdumduymazlığı da eklenince sonuçlar halka açıklanamadı! Oysaki, sonuçlar belli, ama "politik niyet kötü" olunca çözüm de fizikten daha güç öğreniliyormuş meğer!

Okurlarımın takdirleri ve ısrarları ile konuya böyle dalmak zorunda kaldım.

Keşke bunun soncunu çözmek için TV'lerin fenomen program sahibi Müge Anlı ve Esra Erol'un ekiplerini devreye soksaydık diye hayıflandım doğrusu...

İktidarın bu tutumuna Balzac'ın sözü ile cevap vemek isterim: "Hiç kimse bir alışkanlığa veda etmek cesaretini gösteremez!" Ha sahi! Bir de "topal ördek" var değil mi? Buna düpedüz "Kaybedenlerlerin fendi, kazananları yenmeye çalışıyor" denmez mi!

* * * 

Siyaset sanatından nefret ettim! İsterseniz Kari Kraus'un "Sanat gözlerimize inanamamıza yarar" sözünden yola çıkıp, biraz kafa dağıtayım. Evet "Sanat uygarlığın imzasıdır"  Ve de bütün sanatlar Allah vergisidir. Sanat; "duygularımızı, düşüncelerimizi en güzel ve yararlı biçimde dışa vurma eylemidir" diye tarif ediliyor...

Bakın! İzmir'in güzel ilçelerinden Urla'da dolaşırken Nihat Baz adında anadan olma ve gerçek bir Karadenizli sanatkarla karşılaştım. Baz, beni İzmir-Çeşme Caddesi Atatürk Mahallesi No 110'daki "Rende" adını verdiği mobilya ve dekorasyon atölyesi ile teşhir bölümüne götürdüğünde inanın, tüm dertlerimden uzaklaşıp değişik bir dünyada gezindim. Çünkü, yolda bulduğu ağaç, ağaç köküyle kaya parçalarını Atatürk figürleri ve çeşitli boyuttaki ATATÜRK kabartmaları, heykel ve heykelciklerine dönüştürmüş. Hele hayat verdiği eski demir parçalarından oluşturduğu çeşitli eşyalar karşısında donup kaldım. Eski mobilya kaset çalarla ve eski plaklar ve bestekarların eserleri anlatılmaz, görülür. Hani Urla ve çevresinde yaşayanlarla ve de İzmir'den birazıcık kafasını dışarı çıkarmak isteyen sanat dostlarına tavsiye ediyorum. Arabalarına atlasınlar bu adresi ziyaret edip bu Karadeniz'den çıkıp ayağımıza gelen Nihat Baz adlı Atatürk'çü figürleri arasında kendisi ile sohbet etsinler.

 * * * 

Nihat Baz, 1958 Ordu Kumru Fizme köyünde çiftçi bir baba ile ev hanımı bir annenin dört kardeşten ikisi oğlu. 1972 yılında İzmir'e gelmiş, ilkokulda okul parası için çalışmış. Karabağlar Meslek Lisesi ve sonra Güzelbahçe Meslek Lisesi ağaç işleri bölümünü bitirmiş. İş hayatına Rende Mobilya'da kalfa-usta olarak başlamış, sonra burasının sahibi olmuş. İlkokulda başlayan ağaca karşı tutkusu daha sonra artmış. Ağaç, onun için bir hastalık. Aklına gelen hamile kadın figürü sırasında oğlunun dünyaya geldiği haberini almış. Sigara ve çeşitli koleksiyonları var. Çeşitli sergilere katılmış. Yeni sergilere hazırlanan Nihat Baz'a [email protected] adresinden ulaşmak mümkün.