Bu cüce Şubat, habire can alıp duruyor; basından, spordan, sanattan, yazından…

Birine alışamadan bir başkası… Her ölümün erken olduğunu yeniden anımsatırcasına. Dünkü tarih 26 Şubat’tı.

Toplumsal duyarlığın, toplumcu gerçekçiliğin aydınlık, Türkçenin diyalektik, devrimci sesi şair Hasan Hüseyin Korkmazgil’in sonsuzluğa göçüşünün 35'inci yıldönümüydü. Barışçı, bağımsızlıkçı, özgürlükçü, uzun soluklu, insancıl… Nehir gibi akan şiirleriyle Hasan Hüseyin’i unutmak olası mı?

Nâzım Hikmet’in şiirlerini okuduğu, siyasi eylemler yaptığı gerekçesiyle öğretmenlikten atıldı. TKP davasına da katılarak tutuklandı. Üç yıla hüküm giydi. Elbistan ve Nevşehir cezaevlerinde cezasını tamamladıktan sonra İstanbul’a gitti. Yüksek eğitim yapmış olmasına karşın askerliğini er olarak yaptı. Kızılırmak kitabı nedeniyle hakkında 142. maddeden dava açıldı, yargılandı, aklandı. 1973 yılında çıkardığı "Acıyı Bal Eyledik" şiir kitabı sol çevrelerde yankı buldu, alkışlandı, şarkılar bestelendi.

Kavel’in 3. basısına Eşi Azime Korkmazgil’in yazdığı şu sözleri de anarak saygımı yinelemek isterim: “Yaşamı şiirine uygundur. Kendini durmadan eleştiren, yenileyen, sorunları kafasında aydınlığa kavuşturmuş, neyi niçin söylemesi gerektiğini bilen, sanat kavgasıyla politik seçimi ve eylemi arasında çelişme bulunmayan bir sanatçıdır o.”

Gerçekten acıyı bal eyledi.

Cavit Kürnek de öykülerine, fotoğraflarına el salladı!

İzmir’de sanata, yazına, ekine ilişkin anmalar, anımsamalarda unutulmayacak adlardan biri de Cavit Kürnek’ti. Öykü yazarıydı, fotoğrafın usta sanatçısıydı. Beni, şair dostum, anısı güzel insan Abdullah Neyzar Karahan tanıştırmıştı. Bir kaç kez görüşme, söyleşme olanağı bulmuştuk. Yıllardır Çeşme’de yaşadığını biliyordum; ama yeniden görüşme olanağı da bulamadım. “Bölgenin sosyal tarihi açısından önemli anılarını” paylaşmak isterdim.

İki öykü kitabı, fotoğraf karelerindeki yüzleri, renkleri, anıları bırakıp İzmir’in gönlüne gömüldü, “Başımı, İzmir’in omzuna yatırdım. Yorgun ve eskimiş alışkanlıklarımı şehrimin yüreğine astım” diyerek.

Mevlüt Kaplan’ın eğitimci eşi Ayten Hanım da sonsuzlukta…

Köy Enstitülü öğretmenlerimizin son kalanlarından… Yaşı 90’a varan, ama dinç, güçlü, üretken, yaşamın içinde bir yazar, eğitimci Mevlüt Kaplan. 1965’de Türkiye'de öğretmen savaşımında, aydınlanmasında önemli bir yere sahip olan Türkiye Öğretmenler Sendikası'nın kuruluşunda yer aldı.

İzmir’de ilk kez Türkiye İlköğretim Müfettişleri Sendikası'nı kurmakla kalmayıp TÖB-DER’in, EĞİT-DER’in de kurucularından biri oldu. Çağdaş Eğitim ve Köy Enstitüleri Vakfı kurucuları arasında bulundu. Yazdığı 650'den çok kitaplarıyla en çok çocukları sevindirdi. Şiirin, öykünün, romanın iyilerini onlara yazmaya çalıştı.

Mevlüt Kaplan 22 Şubat günü, eğitim savaşımında hep yanında bulunan, destek olan aydınlanma sevdalısı, eğitim emekçisi, yaşam arkadaşı eşi Ayten Kaplan’ı yitirdi! Acısına katılarak…

Duvarsız bir dünya için şiir

Türkiye Yazarlar Sendikası İzmir Temsilciliği, Dünya Şiir Hareketi’nin çağrısı, Güzelbahçe Belediyesi’nin katkılarıyla 25 Şubat’ta “Duvarsız bir dünya için şiir” etkinliğindeydik; İzmirli şairler Bilsen Başaran, Fergun Özelli, Oğuz Tümbaş, Nesrin Z. İnankul, Mehmet Sarsmaz, Seval Arslan, Özşekerli, M. Mahzun Doğan’la birlikte.

“Dünya şiir hareketine katılan şairler olarak, insanlar arasında renkleri, ulusal kimlikleri, sosyal statüleri, cinsiyetleri ya da dini inançları için hiçbir ayrımcılığın yaşanmadığı bir dünyayı savunmak” için…