Haber/ Sinan KESKİN

Zaman zaman zorunlu müdafilik (CMK) kapsamında avukat tutmaya gücü olmayan kişilerin davalarına atanıyorum. Bundan iki yıl önce CMK atamasıyla adli bir vakada savunmalarını yapmam için 3 zihinsel engelli kızla tanıştım. Kızlar ifadeleri alınmak üzere karakolda beni bekliyorlardı. Yaşları 21, 22, 24 olan Elif, Ayşe ve Rabia ile tanışmam böyle oldu. Karakolda bir odada ifade vermek için bekliyorlardı. Onlarla konuşmaya başladığımda, konuşmaya çalıştığımda demek daha doğru olur sanırım, zira kızlar çok korkmuşlardı ve kendilerini ifade etmekte zorlanıyorlardı. Bir psikolog eşliğinde ve kamera kaydı altında ifade alınması gerektiğini anladım. Öncelikle onlara teşekkür ettim. Çünkü cesurca davranıp uğradıkları istismarı öğretmenlerine ve ailelerine açıklamışlardı. Öğretmenler de karşılaştıkları durumu göz ardı etmeyip engelli kızları dinleyerek durumu derhal adli makamlara bildirmişler. Süreç suç duyurunda bulunmak amacıyla karakola gidilmesi ile başladı. Karakolda uğranılan istismar anlatıldı ve şikayetçi olunduğu beyan edildi.

Elif yüzde 50, Ayşe yüzde 70 ve Rabia yüzde 95 düzeyinde zihinsel engelliydi. Rabia kendini hiçbir şekilde ifade edemiyordu. Ne kadar korktuğunu ve tedirginliğini ürkek hareketlerinden anlayabiliyordum. Elif ve Ayşe Rabia'ya göre daha iyi durumdaydı. En azından yaşadıklarını anlatabilecek durumdaydı.

Elif, Ayşe ve Rabia, özel çocuklara eğitim veren bir okulda okuyorlarmış. Hayatlarının neredeyse tamamı bu okulda geçmiş. Defalarca sağlık sorunuyla eğitimleri aksadığından bu yaşlarına kadar mezun olmamışlar.

Nihayet 2 yıl önce mezun olup okuldan ayrılmaları gerektiğinde onların eve kapanmasına gönlü razı olmayan okul müdürleri insiyatif kullanarak okulda bir sınıf açmış. Elif, Ayşe ve Rabia gibi öğrencilerinin yeniden okula gelebilmesi için halk eğitim merkezinden bir öğretmen talep etmiş. Halk eğitim merkezinden gelen emekli Yüksek Ziraat Mühendisi, çocuklara bitkilerle ilgili bilgiler veriyormuş. 11 kişilik sınıfta bizim kızlar dışındakilerin hepsi erkekmiş. Eylül'de okul başlamış ve mezun olan bu 11 çocuk bitki bilimi dersi için okula gelip gitmeye başlamış. Ama yeni öğretmenlerine bir türlü alışamamışlar. Bir terslik olduğunu diğer öğretmenlerde hissediyorlarmış ama ne olduğu konusunda pek fikirleri yokmuş.

Kasım ayına gelindiğinde, kızların önceki yıllardan öğretmenleri olan Zeynep öğretmen doğum izninden dönmüş. Çok sevdikleri ve güvendikleri öğretmenleri okula dönünce Elif onu bir kenara çekmiş ve konuşmak istemiş. Elif, utana sıkıla yeni öğretmenlerinin kendilerine ayıp şeyler söylediğini ve istemedikleri halde kendilerine dokunduğunu söylemiş. Zeynep öğretmen Elif'in anlattıklarını dinledikten sonra durumu hemen müdüre anlatmış. Müdür de halk eğitimden gelen öğretmeni derhal okuldan uzaklaştırmış ve durumu karakola bildirmiş.

İşte ben bu aşamada dahil oldum olaya. Kızlar yaşadıklarını net bir şekilde ifade edemiyorlardı. Parça parça anlatıyorlar ve öğretmenin aslında vahim olan bazı tavırlarını anlamlandıramadıkları için bize bunlardan çok sonraları söz ediyorlardı. Onları daha iyi tanıyabilmek için bir hafta boyunca okula gidip onlarla derslere girdim. Ders aralarında yaşadıklarını psikologlar eşliğinde konuştuk.

Ayşe ve Rabia'dan net bir bilgi almam güçtü. O nedenle Elif'in anlattıkları önemliydi. Öğretmen bizi tenefüslerde cezalandırıyor diyordu Elif. Nasıl bir ceza olduğunu sorduğumda ise; tenefüs olduğunda erkekler dışarı çıkarken, siz cezalısınız deyip sınıftan çıkmamıza izin vermiyordu. Cebinden küçük bir şey çıkarıp bilgisayara takıyor, bize üzerinde giysi olmayan insanları gösteriyordu. Sonra yanımıza gelip, 'suyunuz geldi mi' diye soruyordu. Gömleğimin içinden elini sokup göğüslerimi okşuyordu. Hatta bazen elini pantolonlarımızdan içeri sokup popomuzu elliyordu. Aybaşı olduğumuzda okula gitmezdik, çok ağrımız olurdu. Bize, 'adet olduğunuzda niye okula gelmiyorsunuz' derdi.

Elif'in anlattıkları kanımızı donduruyordu. Kendi ihtiyaçlarını karşılayamayacak düzeyde engelli olan bu genç kızlar yaşadıkları travmayı atlatamıyorlardı. Elif, 'bana yaptıklarını Ayşe ile Rabia'ya yapıyordu' diyordu. Rabia hiçbir şekilde kendini ifade edemiyordu ama Ayşe'ye Elif'in anlattıklarını sorduğumda o da doğruluyordu. Ayşe'ye öğretmeniniz sana ne yapıyor dediğimde, elini pantolonunun içine sokup, 'böyle yapıyor' diyordu.

Kızlar fareden çok korkuyormuş. Sapık öğretmen, 'sınıfta olanları anlatırsanız sizi kömürlüğe kapatırım fareler yer’ diye korkutuyormuş.

Kızların anlattıklarından yola çıkarak istismarcı öğretmen hakkında suç duyurusunda bulunduk. Yapılan aramada cebinden bir flash bellek çıktı. Flash bellekte çocuk kılığına girmiş yetişkinlerin porno görüntüleri vardı. Öğretmen hemen tutuklandı ve 2 yıl boyunca tutuklu yargılandı. Yargılama sürecinden ne karısı ne çocukları ortada yoktu. Hiç kimse arkasında durmadı. Evinde arama yapılamasını, bilgisayarının incelenmesini istedik. Ancak hakim buna gerek görmedi. Hakim her kız için 9'ar yıldan 27 yıl ceza verdi. Ancak karar henüz onanmadı. Bu süreçte tutukluluk süresi 2 yılı doldurduğu için kanun gereği tahliye edildi. Şu an dosya İstinaf Mahkemesi'nde. Karar onanırsa yeniden ceza evine gönderilecek.

Elif, Ayşe ve Rabia'ya ne olduğunu merak ediyor musunuz? Okul müdürünün tamamen iyi niyetle oluşturduğu mezunlar sınıfı kapanınca kızlar eve kapanmak zorunda kaldılar. Artık tüm zamanları evde geçiyor. Sosyal hayatları bitti.

Sessiz kalmayın

Ne yazık ki ülkemizde pek çok kadın cinsel saldırıya uğruyor ve pek çoğu gerek saldırıya uğradığı kişiden korktuğundan gerekse çevreden gelecek baskıdan dolayı sessiz kalıyor. Ancak 6284 sayılı kanun ile önleyici tedbir olarak şiddet uygulama ihtimali olan kişilere yönelik uzaklaştırma kararları alınabilmektedir. Ve hatta mesai saatlerine bakılmaksızın bu kararın alınmasını ifade verdiğiniz polis biriminden de talep edilebilir. Ayrıca ifadeniz esnasında sizinle ifadede yer alması için bir avukat görevlendirilmesi talebinde bulunabilirsiniz. Olayın aydınlığa kavuşması için verilecek ilk ifade çok önemlidir. Eğer mağdur kendini olayın heyecanı ile ifade edemeyecek durumda ise tıbbi yardım talep edebileceği gibi devamlı suretle bir ifade sıkıntısı mevcut ise (zihinsel engel, kronik hastalık..) kamera kaydı yapılarak, psikolog eşliğinde ifade alınması talep edilebilir.

Cinsel saldırı suçlarında en büyük ispat aracı alınan adli tıp raporlarıdır. Gecikmeden bu raporların alınarak dosya içine konulması ehemmiyet arz eder. Bu raporları kendiniz hastaneye giderek alabileceğiniz gibi karakola başvurduğunuzda polislerin yönlendirmesi ile de alabilirsiniz. Eğer saldırının akabinde kıyafetlerinizde de saldırı bulguları var ise muhakkak bu kıyafetler inceleme için polise teslim edilmelidir.

İkincil mağduriyet yaşanmaması için duruşmaların kapalı yapılmasını isteyebilir ve sanık ile karşılaştırılmak istemediğinize ilişkin talepte bulunabilirsiniz. Mahkeme önünde vereceğiniz beyanın akabinde diğer duruşma günlerinde hazır bulunmanız gerekmemektedir.