MELDA ÇETİNER

Türkiye’deki gıda topluluklarının sayısı 50’ye ulaşmak üzere…İstanbul, Ankara, İzmir ve Muğla, en çok gıda topluluğuna sahip kentler olarak sıralanıyor. 

İzmir’de Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi öğretim üyeleri ve çalışanlarının kendileri için kurduğu ilk oluşumun ardından,  Gediz Ekoloji Topluluğu (GETO), Batı İzmir Topluluk Destekli Tarım Grubu (BİTOT), Homeros Gıda Topluluğu, Güzel Gıda Topluluğu, Foça Yeryüzü Pazarı ve Originn Gıda Topluluğu  kuruldu. 

ARACISIZ ÜRÜNLE BULUŞMAK

Homeros Gıda Topluluğu’nun kurucuları arasında yer alan Bilgisayar  Mühendisi Emrah Özgün, 2016 yılında ‘’ilk tanışma çemberi’’  ile başlayan  süreci anlatırken,  ‘’Temel amaç; şehirde temiz gıdaya ulaşmak isteyen insanları aracısız  olarak sağlıklı ürünlerle  bir araya getirmek’’ diyor. Özgün, gıda topluluklarının çok büyümenin peşinde olmadığını, yerel kalıp farklı yerellerde gıda topluluklarının kurulmasını gözettiğine dikkati çekiyor.

Topluluğun kurulma sürecinde “gelişime ve değişime açık” ilkeleri belirlediklerini,  gönüllü ve üretici sayısının zaman içinde büyüdüğünü, hiç ara vermeden her hafta ya da yazın ve pandemi koşullarında iki haftada bir gıda dağıtımını yaptığını anlatan Özgün, kar peşinde olmadıklarını ve gönüllülük esasıyla çalıştıklarını, kendilerini tanıtmak amacıyla reklam yapmadıklarını dile getiriyor.

Kendilerine ait mekanları olmadığını ve  bir sivil toplum kuruluşunun mekanına konuk olduklarını anlatan Özgün, üreticinin kendi imkanlarıyla getirdiği ürünleri önceden talepte bulunanların bizzat gelerek aldığını söylüyor. 

HAYVAN REFAHINI GÖZETEN ÜRETİCİ

Özgün, tarımsal üretimde çok fazla kimyasal, hibrit ve GDO’lu tohum, ilaç ve zararlı gübre kullanılması yüzünden çarşı, pazar ve marketlerdeki ürünlere güvenilmediğini vurguluyor. En doğal ürüne ulaşmak için hiç kimyasal kullanmayan üreticiyi aradıklarını ifade eden Özgün, nasıl bir üretim peşinde olduklarını şöyle anlatıyor:

‘’Bizim için sadece temiz gıda olması yetmiyor, üreticinin de bu işi inanarak yapmasını, bunu hayat felsefesi olarak yerleştirmesini bekliyoruz. Yumurta üretirken hayvan refahını gözetmiyorsa ondan ürün almıyoruz. Sadece temiz gıdaya erişmenin peşinde değiliz, adil gıdanın da derdindeyiz. Biraz fazla para verirseniz temiz gıdaya ulaşmak kolay. Organik ürünler alınabilir ama alt ve orta kesimin pazar fiyatının 3-4 katına çıkabilen bu ürünleri alması mümkün değil. Temiz gıdanın herkes için hak olduğunu düşünüyoruz.  Bunun için de olabildiği kadar düşük fiyattan insanlara ulaştırmaya çalışıyoruz. ‘’

YERELDE ÜRETİLEN YERELDE TÜKETİLSİN

Özgün, 10 üreticiden alınan ürünlerinin 30-35 kişiye dağıtım yapıldığını, zaman zaman da kendi üreticileri dışında temiz üretim yapıldığından emin oldukları başka üreticilerden toplu tedarik de yapılabildiğine dikkati çekiyor.  Kapalı bir grup olduklarını, farklı illerden gelen talepleri kabul etmediklerini belirten Özgün, “İlkelerimizden biri de karbon  ayak izini azaltmak. Yerelde üretip yerelde tüketmeyi amaçlıyoruz” diyor. 

Ürün aldıkları üreticileri belirlerken nerede nasıl üretim yaptığı, su temini, üretim yapılan yerin etrafında kirletici olup olmadığını içeren ayrıntılı bilgi formunu doldurup imzaladıklarını, daha sonra kendilerini üretim yerinde ziyaret edip tanıştıkları ifade eden Özgün, sonrasında gönüllülerin kendi aralarında toplanarak üreticinin kabul edilip edilmeyeceğine karar verdiğini söyledi. 

 Özgün, ürün fiyatını üretici tarafından belirlediğini, fiyatların “organik pazardan düşük, market ve pazardan yüksek” olduğunu ifade ediyor. 

HOMEROS DENEYİMİ ÜRETİCİ YAPTI

Eşi ile birlikte Homeros çekirdek kadrosu içinde yer alan Seray Beysülen, ‘’İsteğimiz; ürün fiyatlarının normal pazar fiyatları seviyesine inmesi…Organik pazar seviyesinde değil ama fiyatların herkesin alabileceği seviyede olması önemli’’ diyor. 

Ayşe Karataşlı, Homeros gıda topluluğu içinde olmanın gıdaya bakışını değiştirdiğini,  daha sağlıklı beslendiğini ve çevresini de etkilediğini, hatta  ‘’üretim yapabilir miyim?’’ arayışına ittiğini ifade ediyor. 

Gıda topluluklarına ‘’farkındalığı artan ve sorgulayan’’ insanların ilgi duyup geldiğini söyleyen Karataşlı, marketin klimalı ortamında konforlu alışveriş yapmak yerine, üreticiyle sohbet ederek seçerek aldığını yıkamadan yiyebilen insanların yazın sıcak, kışın soğuk altında bekleyerek sağlıklı ürünlere kavuşabildiğine dile getiriyor. 

Homeros'taki birliktelikleri sonucu ortak alınan zeytinlikte üretim yapmaya koyulan Seray ve Ayşe, toprakla uğraşmanın kendilerine iyi geldiğini belirtiyor. 

Geleneksel yöntemle üretim yapan ailenin ikinci kuşak üyesi Mustafa Uçar, 70 dönüm alanda elde ettiği ürünleri Homeros Gıda Topluluğu’nda ve internet üzerinden satıyor. Halen kendisiyle çalışan oğlunun üretimi devam ettireceğini belirten Uçar, ilaçsız ve atalık tohum ile üretim yapıyor. Isırgan otundan ya da kükürtle yapılan gözyaşıyla böcekle mücadele ettiklerini anlatan Uçar, ‘’Yaptığımız çiftçilikten gurur duyuyoruz’’ diyor.  

HER EVİN BOSTANI OLMALI

BİTOT, GETO, Homeros ve Güzel gıda topluluklarına ürün veren üreticilerden Pınar Öztopçu Kangal, 15 yıldan beri Seferihisar’da yaklaşık 20 dönümlük alanda tarım yapıyor. Kendisini “Apartman çocuğu” olarak tanımlayan Kangal, uzun yıllar bilgisayar mühendisi olarak hayatını kazanmış. 

Kangal, gıda topluluklarının sayısının arttığına işaret ederek, hiç zehir kullanmadan temiz, organik sertifikalı tarım yaptıklarını ifade ediyor.  İlaç kullanılarak üretim yapılan alanın anlaşıldığını kaydeden Kangal, doğanın dengesini zarar vermeden, ekosistemi koruyarak tarım yaptıklarını, ürünleri “kırmızı çizgimiz” dediği atalık tohumdan  elde ettiklerini ifade ediyor. 

Atalık ile hibrit tohum üretiminin elde edilen verimin çok farklı olduğunu belirten  Kangal, ”Bizim fiyatlarımızın  pazar fiyatından  fazla olması buradan kaynaklanıyor. Bir hastalık geliyor ürünün yarısı gidiyor. İlaç, gübre olmadığı için tümüyle bitkisel solüsyonlar ve doğayı gözlemleyerek hastalıkları gidermeye çalışıyoruz” diyor.

Her evin bostanı olması gerektiğini savunan Kangal “İnsan isterse kendi mutfağında bile bütün yeşilliklerini yetiştirebilir. Kompost yapıp saksı toprağını elde edebilir. Öte yandan, şehir bostanları projesi çok önemli. Temiz gıdaya erişim, gıda topluluklarının sayısının artmasıyla mümkün olacak” görüşünü savunuyor. 

GÜVENLİ GIDA “MODA” DEĞİL İHTİYAÇ

Göz doktoru Ayfer Aksöz, emekli olduktan sonra kendisi için güvenli gıda arayışı sonucu üretici haline gelmiş. “Bütün hastalıkların nedeni üretimde kullanılan kimyasallar” diyen Aksöz, kanser vakalarındaki artışın nedeninin üretimi arttırmak için kullanılan ve denetlenmeyen kimyasallar olduğuna inanıyor. 

Hastanelerdeki onkoloji servislerinde yatan çocuk sayısının ürkütücü oranda arttığına dikkati çeken Aksöz, kendi çiftliğinde üretemediği ürünleri de gıda topluluğundaki diğer üreticilerden satın alıyor. Ailesiyle birlikte Urla’da 15 dönümlük alanda üretim yapan Aksöz, toprağı “Laboratuvar” olarak tanımlıyor. Üretimi zaman içinde öğrendiğini belirten Aksöz, “Tavuklarımdan aldığım ilk yumurtaları satmak için getirdiğimde bir tüketici, tavuk yemi kullanıp kullanmadığımı sordu. Kullandığımı söyleyince yumurtaları almadı. Böylece soya içeriği nedeniyle kullanılmaması gerektiğini öğrendim. Gıda topluluklarıyla aile gibi olduk ve sürekli olarak beni eğitiyorlar’’ dedi. 

Gıda topluluklarının sayısının artmasını, hem üretici hem de gönüllülerin gıda topluluklarını daha çok sahiplenmesini isteyen Aksöz, temiz gıda konusunda bilinçli olmak ve “moda” olarak bakmamak gerektiğini ifade ediyor.

TÜKETİCİ DEĞİL “TÜRETİCİ”

Gıda topluluğunda tüketicinin adı ‘’türetici’’….

39 yaşındaki Türetici Tuğçe Eker, sadece tüketici olmadığını, üretimden tüketime kadarki süreçten kendisini sorumlu hissettiğini anlatıyor. Temiz gıdayla beslenmek isterken aynı zamanda doğru üretim yapan üreticiye destek olmayı da önemseyen Eker, üreticiden çok şey öğrendiğini vurguluyor.  Topluluğa katıldıktan sonra marketten paketli gıda alımını yüzde 80 azaltan Eker, sebze meyveden deterjana ve kozmetiğe kadar geniş bir ürün seçeneğiyle ihtiyacını buradan karşılıyor. Eker, pandemi sürecinin temiz gıdaya ulaşma talebini de arttırdığını belirtiyor. 

Avukat Şefika Mısırlı da annesinin hastalığında  sağlıklı gıda arayışı sonucu Homeros ile tanışmış. “Mesele sadece beslenmek değil. Hayata bakış açımı bitkilerle ve hayvanlarla ilişkimi de belirliyor. Üreticinin yaşlanan hayvanını acı çektirmeden kesmesi önemli’’ diyen Mısırlı, grubun temiz gıdaya bütünsel değerle bakışını önemsediğini vurguluyor. 

Mısırlı, “Paketli gıda yemeyip Homeros’tan aldığım ürünleri yediğimde kendimi daha sağlıklı hissediyorum. Beslenmenin de ötesinde beraber iş yapıma ve ortak bakış açısı, sosyal yakınlaşma beni çok zenginleştirdi’’ diyor. 

BORNOVA DOĞAL TARIM MERKEZİ DOĞDU 

Bornova Belediyesi, Homeros Gıda Topluluğu’nun çalışmaları sürerken Yakaköy’de 20 dönümlük motokros yapılan alanda doğal tarım tapılması projesini başlattı. Homeros gıda topluluğu içinden 15 kişilik aktif gönüllü ekibin çabası ve Bornova Belediyesi'nin desteğiyle, geçmişte  ‘”Çöl” olarak tanımlanan alanda 2 yıldan beri toprağı iyileştirme ve fidan dikimi, bostanda yaz ve kış sebze tarımı yapılmaya başlandı. Olumlu sonuçlar alınan merkezde amaç, “ilaçsız, zehirsiz, kimyasalsız’’  doğal tarım yapmak…