Haber/Ali Safa KORKUT
Susma Platformu, Ocak-Aralık 2021 döneminde Türkiye’de yaşanan sansür ve otosansür vakalarını gösteren raporunu yayımladı. Raporda gazetecilik, televizyon ve internet yayıncılığı, sinema, yayıncılık, müzik ve tiyatro alanlarında yaşanan sansür ve otosansür vakaları tek tek paylaşılarak geçtiğimiz yıl nasıl bir baskıya maruz kaldığımız detaylı bir şekilde gözler önüne serildi.
Rapora göre 2021, medya kuruluşları ve gazeteciler üzerindeki baskının derinleştiği bir yıl oldu. Tutuklu gazeteci sayısı azalsa da gazetecilere yönelik yargılamalar devam ederken ifade özgürlüğü alanı da siyasi, idari ve mali mekanizmalarla daha da daraltıldı.


'SON ÜÇ HARFİ KÜÇÜK YAZDIN'
Örneğin Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Hukuk Hizmetleri Başkanlığı, TBMM’deki yolsuzluklara ilişkin 4 Temmuz 2020’de kaleme aldığı köşe yazısında “TBMM’nin son üç harfini küçük yazdığı” ve “Meclis’i alenen aşağıladığı” gerekçeleriyle Ocak 2021’de Sözcü Gazetesi yazarı Yılmaz Özdil’e dava açtı. Davada Özdil’in 2 yıla kadar hapsi ile “seçme-seçilme hakkından mahrum bırakılması” istendi.
Aynı ay İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, bir YouTube yayınında “Tayyip Erdoğan seçimle gider mi? Bana göre hayır” ifadelerini kullandığı gerekçesiyle gazeteci Can Ataklı hakkında, “halkı kin ve düşmanlığa sevk etmek” iddiasıyla soruşturma başlattı. 
2021’de, cezalandırılan bir diğer gazeteci de Yeni Yaşam gazetesi çalışanı İbrahim Karakaş oldu. Karakaş hakkında “örgüt üyesi olmak” suçundan iddianame hazırlayan savcı, kanıt olarak “İlgili tarihlerde Karakaş’ın telefonunun kapalı olması”nı sunarken bunu da “Bu da Karakaş’ın o tarihlerde örgüt kampında olduğunu gösteriyor” ifadesiyle destekledi. Dava sonunda Karakaş, 9 yıl 9 ay hapis cezasına çarptırıldı.
En tirajikomiklerden biri de TRT'de yayımlanan Diriliş Ertuğrul, Kuruluş Osman ve Uyanış Selçuklu dizileriyle ilgili Twitter'dan yaptığı eleştirel paylaşımlar nedeniyle Eylül 2020’de gazeteci Oktay Candemir hakkında “Osmanlı padişahlarına hakaret” suçlamasıyla dava açılması. Şubat 2021’de takipsizlikle sonuçlanan davanın dosyasında suçtan zarar görenler kısmına “Osmanlı padişahları” yazıldı.



'HELP TURKEY'
Bu absürt sansür vakaları, sadece gazetecilik alanında gerçekleşmedi. Bu konuda bolca örnek verebileceğimiz bir diğer alan da televizyon ve internet yayıncılığı. 
Haziran ayında oyuncu Levent Üzümcü’nün, Twitter’dan yaptığı bir paylaşımı üç nokta ile bitirdiği gerekçesiyle Anadolu Adliyesi’ne ifadeye çağrılması, akla ilk gelen örneklerden biri.
Söz konusu, gazetecilik faaliyetlerini layıkıyla yapan yayıncılar olunca cezalandırma yetkisini fazlasıyla kullanan Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK), şubat ayında “Özlem Gürses ile 20. Saat” programındaki bir habere ilişkin, “Soruşturulması basın meslek ilkeleri çerçevesinde mümkün olan bir haberi doğruluğundan emin olmadan” yayımladığı gerekçesiyle Halk TV’ye idari para cezası verdi.
Halk TV’yi gözüne kestiren RTÜK, haziran ayında ise bu kez “Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’e yönelik sözlerinin Şirin Payzın’ın programında eleştirilmesi” sebebiyle kanalı cezalandırdı.
Yaz aylarında Ege ve Akdeniz bölgelerinde yaşanan yangınlar da yine sansür vakalarına neden oldu. Ağustos ayında Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, Türkiye’de süren orman yangınları için uluslararası kamuoyundan yardım istemek amacıyla “Help Turkey” etiketini kullanarak sosyal medya paylaşımları yapan kişiler hakkında soruşturma başlattı. RTÜK de televizyon kanallarının temsilcilerine bir uyarı mektubu göndererek sadece yangının söndürüldüğü yerlerden bahsedilmesini istedi ve yanan yerler ekrana taşınırsa kanallara ceza yaptırımı uygulanacağını belirtti. Kısa bir süre sonra ise yangın yerlerinden yayım yaptıkları, yani bu sansür talebini dikkate almadıkları gerekçesiyle TELE 1 ve TR 35 kanallarına para cezası verilirken FOX TV, Halk TV ve Reuters haber ekipleri de yangın bölgelerine alınmadı. 
Kurul, Halk TV’ye “Paralel yapılanma” savlarıyla gündeme gelen TÜGVA’nın “küçük düşürüldüğü ve aşağılandığı”, TELE 1’e de bir programda Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu Başkan Vekili İsmail Kahraman’ın eleştirilerek “küçük düşürüldüğü” gerekçesiyle para cezası kesti.
Kurul, gazeteci Barış Terkoğlu’nun Berat Albayrak’ın kurduğu Nun Vakfı’yla ilgili müfettiş raporundan bölümler okuması sebebiyle de Halk TV’ye ceza verdi.
 

ÜÇ NOKTAYLA BİTİRDİ
2021’de, tanımlamak için “Absürt” kelimesinin de yetersiz kaldığı, “Yok artık” denilebilecek sansür vakaları da yaşandı. Örneğin mart ayında İstanbul Küçükçekmece’de, belediye tarafından yenilenen bir çocuk parkında kullanılan renklerin “PKK bayrağının renklerine benzediği” gerekçesiyle üç kişi hakkında “Terör örgütü propagandası yapmak” suçlamasıyla dava açıldı. Davadan beraat kararı çıktı.
Paylaşımını üç nokta ile bitirdiği için Haziran ayında ifadeye çağrulan Levent Üzümcü, aynı ay bu kez de üç yıl önceki bir sosyal medya paylaşımında “doların fiyatını yükselttiği” gerekçesiyle mali şubeye ifadeye çağrıldı.
Eylül ayında Teori ve Politika dergisinin 82. sayısı, içerisinde yer alan “İbrahim Kaypakkaya aslında liberalin teki miydi?” başlıklı yazıda “İbrahim Kaypakkaya’nın övüldüğü” gerekçesiyle toplatıldı. 

'KİRAZ PAHALI'
Hükümetin çeşitli uygulamalarını eleştiren sosyal medya paylaşımları nedeniyle hakkında daha önce de dava açılıp tiyatro oyunları iptal edilen Berna Laçin, ekim ayında bir kez daha savcılığın yolunu tuttu. Laçin, Twitter’da yaptığı “kiraz pahalı” paylaşımı nedeniyle ifadeye çağrıldı.