HABER/ Eser SOYGÜDER YILDIZ

İzmirli Özge Dayan-Mair, Ege Üniversite İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü'nden mezun olduktan sonra kendine medya sektörü yerine tiyatro alanında yeni bir yol çizmeyi tercih etti. Sevdiği işin peşinden koşan Özge Dayan-Mair, daha üniversite yıllarında aklındaki tiyatrocu olma hayalini adım adım hayata geçirdi. Önce Ege Üniversitesi Tıp Oyuncuları'yla birlikte tiyatro çalışmaları yaptı. Üniversiteyi bitirir bitirmez de edindiği birikimle İstanbul’a gidip Şahika Tekand Stüdyo Oyuncuları grubunun oyunculuk eğitmenliği bölümüne başvurdu, sınavları kazanıp, burada eğitim aldı. Hem Şahika Tekand’ın ekibiyle hem de başka gruplarla İstanbul’da sahnelenen birçok oyunda görev aldı. Özge Dayan-Mair, üniversitenin tiyatro kulübünde amatörce başladığı, İstanbul’da profesyonel eğitimler alarak geliştirdiği tiyatro hayatını, 16 yıl önce ise ‘aşk göçü’ ile gittiği Avusturya’da yeni bir boyuta taşıdı.

Ancak, Özge Dayan-Mair için bu süreç hiç de kolay olmadı. Avusturya’nın ana dili Almanca’yı bilmemesi ve Viyana’da tiyatro camiasından hiç kimseyi tanımaması ilk yıllar çok büyük zorluklar yaşamasına neden oldu. Tiyatro tutkusunu yaşatabilmek için Almanca öğreninceye kadar tiyatro yazarı Samuel Beckett’in sözsüz oyunlarını Viyana’da sahneye koymak zorunda kalan İzmirli tiyatrocu, zamanla sözsüz oyunları İngilizce oyunlarla çeşitlendirdi. Her oyunda yeni insanlarla tanışıp zamanla belli bir seyirci kitlesine ve tiyatrocu camiasına ulaştı. Beş yılın sonunda ise ilk kez Almanca bir tiyatro oyununda, başrolde sahneye çıkmanın gururunu yaşadı.

YABANCI DİLDE TİYATRO ÇOK ZOR

Son 10 yıldır Almanca oyunlarla Avusturya’daki farklı tiyatro gruplarıyla tiyatroya devam eden Özge Dayan-Mair, bir Türk kadını olarak Viyana’da sanatın içinde yer edinirken yaşadığı zorlukları şöyle anlattı: “Geç bir yaşta Almanca öğrenip sahneye çıkmak ve ana dil dışında tiyatro yapmak hiç kolay değil. Almanca tiyatro yaparken sürekli doğru konuşmaya, hata yapmamaya çalışıyorum. Hata yapmamak için oyun metnini çok iyi ezberliyorum, birçok eğitim alıyorum. Viyana’nın çok kemikleşmiş ve elit bir sanat yapısı var. O yüzden, başarabildiğimi ispatlamak için daha çok çalışmam gerekti. Bir kadın olarak dünyada sanat camiasında var olmak çok zor. Maalesef hala erkek egemen bir düzen var. Avrupa’da da çok baskın bir durum bu. Özetle Viyana’da kadın bir sanatçı olarak var olmak için çok fazla çaba gösterdim diyebilirim.”

'ANKA - BİRAZ HAYAT!'

Viyana’da tiyatroya olan tutkusunu her türlü zorluğa rağmen yaşatan ve geliştiren Özge Dayan-Mair, yıllardır verdiği emeklerin karşılığını şimdi tiyatro sahnelerinde sergilediği oyunlarla almaya başladı. Almanca, İngilizce ve Türkçe sahnelediği birçok oyuna son olarak kadın şiddetini ele alan yeni bir oyun ekleyen Özge Dayan-Mair, yine kendisi gibi Viyana’da yaşayan iki Türk kadın sanatçıyla birlikte 'Anka - Biraz Hayat!' isimli tiyatro oyununu sahneye taşıdı. Dünyada sanatın merkezlerinden biri olarak kabul edilen Viyana’da kadına şiddete karşı ses vermek için Demet Kavut Holly ve Derya Gülçehre ile bir araya geldiklerini dile getiren Özge Dayan-Mair, “Pandemi ile birlikte kadınların üzerindeki sorumlulukların ve kadına yönelik şiddetin iyice artması, beni konuyu odak alan bir oyun yapma fikrine itti. Viyana’da yaşayan ve benim gibi kadın sorunlarına duyarlı olan Demet Kavut Holly ve Derya Gülçehre ile fikirlerimizi ve sanatımızı birleştirdik. ‘Dayak yiyen, öldürülen, tacize uğrayan, işkence gören kadınların haberlerindeki artışa kayıtsız ve sessiz kalmak istemiyoruz’ diyerek bu projeyi oluşturduk” dedi.

TÜRKÇE VE ALMANCA SAHNELENECEK

Gerçek hayat hikayelerinin derleme ve uyarlaması olan 'Anka - Biraz Hayat!' oyununun doğuşu kadar nasıl vücut bulduğunu da anlatan Özge Dayan-Mair şunları söyledi: “Oyunun senaryosunu oluşturmak için ilk önce bir sosyal ağ üzerinden kadın gruplarına çağrılar yaptık. Dünyanın her yerinden şiddete maruz kalmış kadınların bizimle iletişime geçmesini istedik. Çoğu Türk olan şiddet görmüş kadınlar, bize dönüş yaptı. Demet Kavut Holly ile birlikte bu kadınlarla röportajlar yaptık, birçok gazete haberini bir araya getirdik ve hikayelerini oyunlaştırdık. Zümrüdüanka kuşunun masalı ile bu gerçek hikayeleri birleştirerek, tek kişilik monolog bir oyuna dönüştürdük.”

Pandemi döneminde Viyana’da tüm kültür ve sanat faaliyetlerinin iptal edildiği günlerde haftada iki gün prova yaptıklarını söyleyen Dayan-Mair, “Oyunda müzik olarak ise hem doğumun hem ölümün sesi olan hem de yerden gelen bir tınısı olan saksafonu tercih ettik. Bu konuda yine Avusturya’da yaşayan saksafon sanatçısı Leyla Çetinkaya bize destek verdi. Oyun için yeni besteler yaptı ve oyunda canlı olarak çaldı” dedi. Oyunu Viyana’da pandemi yasaklarının kalktığı haziran ayı başında Türkçe olarak oynadıklarını belirten Dayan-Mair, “Ekim ayından itibaren yeni sezonda oynamaya devam etmeyi çok istiyoruz. Bunun için Avusturya Kültür Bakanlığı'na ödenek başvurusu yaptık. Kabul edilirse Demet Kavut Holly Türkçe, ben ise Almanca olarak oyunu sahnelemeye devam edeceğiz” diye konuştu.

AVUSTURYA AYAĞA KALKTI

Avusturya'da geçen yıl 21 kadının, 2021 yılının ilk yarısında ise 14 kadının eşi, eski eşi ya da erkek arkadaşı tarafından öldürüldüğünü belirten Özge Dayan-Mair, ülkede son yıllarda artan kadına yönelik şiddete karşı devletin refleksi ve icraatlarının çok hızlı ve net olduğunu söyledi. Devlet yetkililerinin ‘Kadına şiddet neden artıyor ve nasıl durdurulmalı’ soruları üzerine odaklandıklarını ve kadını koruma konusunda kamu dikkatini uyardıklarını belirten Dayan-Mair, “Avusturya hükumeti kadınlara yönelik artan şiddet olaylarına yönelik birçok önlem aldı. Şiddete eğilimi olan erkeklere karşı zorunlu eğitim kampanyaları artırıldı. Bazı marketlerde fişlere, kadın sığınma evlerinin telefonları ya da şiddete maruz kalan kadınlar için acil telefon numaraları eklendi. Bunun gibi birçok uygulama ile ülkede kadına şiddetin durdurulması amaçlanıyor” dedi.

Dünyanın her yerinde kadınların şiddete maruz kaldığını, bunun önüne geçmek için kısa ve uzun vadede birçok eylemin hayata geçirilebileceğini ifade eden Özge Dayan-Mair, bir sanatçı gözüyle kadına şiddetin durdurulması için önerilerini şöyle sıraladı: “Kısa vadede bir an önce cezaların ciddi biçimde artırılması ve istisnasız uygulanması gerekiyor. Devlet ve toplum desteğinin artırılması, koruma başvurusunda bulunan kadınların sıkı güvenlik tedbirleriyle korunması gibi acilen tedbirler alınmalı. Tabii ki bunların hiçbiri yeterli değil. Bu konuda bilinçli toplumlar yetiştirmek çok önemli. Bu uzun vadede tamamen toplumun eğitilmesini gerektiren bir mesele. Durmadan, usanmadan, çocuk yaşlardan itibaren erkeklere ve tabii kız çocuklarına şiddetin her türlüsünden uzaklaşma eğitimi verilmeli. İnsana ve özgürlüklere saygı benimsetilmeli. Ancak böylece bu konuda bilinçli toplumlar yetiştirilebilir.”

'Erkeklerin yüzleşmesini istiyoruz'

Anka - Biraz Hayat! oyununu sahnede dört farklı karakter ve hikaye ile oynayan Demet Kavut Holly oyunu hem Türkçe hem de Almanca oynama kararı aldıklarını belirterek şunları dile getirdi: “Oyunu başta sadece Türkçe oynamak istiyorduk. Çünkü Türkiye'de kadınlar erkekler tarafından bizi dehşete düşüren sayıda öldürülüyor. Ancak ne yazık ki son üç yılda Avusturya'da da kadına yönelik şiddet olayları, bu ülkede daha önce yaşanmamış boyutta artınca, kadına yönelik dünya çapında yükselen şiddet olaylarına tepkimizi sadece Türkçe vermenin yeterli olmayacağını anladık. Kurumlarla iş birliğine gitmek ve entegrasyon programları kapsamında bu oyunu iki dilli oynayarak erkeklerin kendi şiddetlerinin sonuçlarıyla yüzleşmelerini sağlamak istiyoruz. Çünkü en tehlikelisi duyarsızlaşma. Şiddet dolu evlerde, şiddetin gündelik bir olay olduğu toplumsal çevrelerde büyüyen erkekler için dayak, yaralama, ölümle tehdit gibi bedensel ve psikolojik şiddet olayları sıradanlaşıyor. Buna yönelik haberlerin artışı da hem karşıdaki kişinin haklarını ve kimliğini yok saymayı hem de toplumsal duyarsızlaşmayı beraberinde getiriyor. Şiddet uygulayan ya da buna hazır olan erkeklerin, kadınlara verdikleri zararı oyunumuzu izledikten sonra daha net görebilmelerini, duyarlılıklarını yükseltmeyi hedefliyoruz.”

İzleyiciler kadına şiddetin boyutlarını daha iyi anlayacak

Tiyatro oyununun dramaturji ve dekorunu üstlenen Derya Gülçehre, sanatın birçok dalıyla ilgilenmesinin yanı sıra Avusturya’da mağdur kadın ve çocuklar ile mülteciler için çeşitli projelerde yer aldı. Son 15 yıldır sadece kadınlarla ilgili çalışmalar yapan Gülçehre, “Anka - Biraz Hayat!” oyunu için “Kadın odaklı bu oyunda yer almak benim için çok büyük mutluluk. Kendi çalıştığım atölyeyi oyun provaları için sundum ve bir anda oyunun içinde oldum. Senaryonun gerçek hikayelerden oluşması beni çok etkiledi. Oyun çok yalın ve çarpıcı. Bir kişi sahnede 4 ayrı karakterin hikayesini oynuyor ve aynı zamanda da ana hikaye anlatıcı rolünü üstleniyor. Bunu daha iyi sahneye taşıyabilmek için minimal ama efektif, farklı işlevlerle genişleyen bir sahne tasarımı kullandık. Oyunu izleyenlerin çok etkileneceğini ve kadına şiddetin boyutlarının ne kadar büyük olduğunun farkına varacağını düşünüyorum” dedi.