Hazırlayan/ Engin YAVUZ

İnsanoğlu sadece hayvana, insana, diğer canlılara değil, canlı cansız her türlü varlığa şiddet uyguluyor. Doğaya uygulanan şiddetin boyutları ise korkutucu düzeyde. İşte bazı örnekler...

* 1 Ocak Sıradışı ölümcül soğuklar Newyork'ta yaşamı felç etti. Anchorage'de sıcaklık -44 dereceye düştü. Sahillerde deniz buz tuttu.

* 2 Ocak Elanour Kasırgası İsviçre, Almanya, Fransa, İngiltere, İrlanda ve Belçika'da zaman zaman 220 kilometreye ulaşan hızıyla yaşamı felç etti.

* 3 Ocak Ekvator'da dolu fırtınası yolların buzlarla kaplanmasına yol açtı. Otomobiller caddelerde hareket edemez hale geldi.

* 4 Ocak Çin'de yoğun kar yağışı nedeniyle kapanan yolları halk imece yaparak trafiğe açtı.

* 5 Ocak Washington'un Rattlesnake kentinde şiddetli yağışlar sonucu dağlarda çok uzun yarıklar oluştu. Ekvator Santaelenra sahillerinde deniz suyu yüzlerce metre çekildi.

* 6 Ocak Alp Dağları'nda son yılların en yoğun kar yağışı ve fırtına. 30 bin kayakçı zor durumda kaldı.

* 7 Ocak Madrit çevresinde yüzlerce sürücü kar fırtınası yüzünden yollarda mahsur kaldı. Fırtına ve hortum doğu İspanya'da hayatı felç etti. Avustralya'da yollardaki asfalt kaplamalar aşırı sıcak yüzünden eridi. Yüzlerce orman yangını meydana geldi. Fransa'da Pirene Dağları'nda hortum iki kasabada yüzlerce evi tahrip etti.

* 8 Ocak Dev gelgit dalgaları Endonezya sahillerini vurdu. Geniş araziler deniz sularıyla kaplandı. Cezayirde Sahara Çölü'ne 40 yıl aradan sonra kar yağdı. Madagaskar'da fırtına ve selden 8 kişi can verdi, 15 bin kişi evlerinden tahliye edildi. Kongo'da sellerin yol açtığı heyelan 37 kişinin ölümüne neden oldu.

* 9 Ocak Sıradışı soğuklar Massachusetts sahillerinde okyanusun donmasına yol açtı.

* 11 Ocak Güney Afrika'nın başkentlerinden Capetown susuz kaldı. Yeraltında su bulabilmek için sondajlara başlandı.

* 12 Ocak Japonya'nın Hiroshima kentinde kar kalınlığı 128 santimetreye yükseldi.

* 16 Ocak Kuzey Avrupa'da şiddetli fırtına önüne ne çıkarsa uçurdu.

* 18 Ocak Avusturya'da hortum Carintia kasabasını tahrip etti.

* 21 Ocak Washington'u metrelerde kalınlığında kar kapladı. Paris'te Sen nehri taştı.

* 23 Ocak Kazakistan'da kutup soğukları yaşamı felç etti. Eksi 62 dereceye kadar düşen sıcaklıklar yüzünden köpekler, kediler, tavşanlar dondu. Güney Afrika'nın kuzeyinde aşırı yağışlar bir barajın taşmasına neden oldu.

* 27 Ocak İran'da kar yüzünden okullar tatil edildi.

* 30 Ocak Avustralya Tazmania'da yaz ortasında kar yağdı.

Yukarıdaki olaylar geçen yılın Ocak ayında atmosferde yaşanan sıradışı olaylardan yalnızca birkaçı... Çok yakında gezegenimizi kuşatan atmosferde yaşanan bu ürkütücü iklim olayları sıradanlaşacak. Uzmanların öngörüleri böyle...

Venedik su altında

İtalya'nın tarihi kentlerinden Venedik'i bir hafta içinde dördüncü kez su bastı. Yetkililer, resmi kayıtların tutulduğu 1872'den bu yana en yüksek gelgitlerin yaşandığını açıkladı. UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde bulunan kentte su seviyesi yeniden 150 santimetreye kadar yükseldi. San Marco Meydanı’nı bir kez daha su basarken, yüzlerce gönüllü halka ve turistlere yardıma koşarken görüntülendi. İtalyan yetkililer, resmi istatistiklerin tutulmaya başlandığı 1872 yılından bu yana en yüksek su seviyelerinin bu hafta görüldüğünü açıkladı. Venedik Belediye Başkanı Luigi Brugnaro, “Kentte suların yükselmesiyle oluşan zararın tahmini 1 milyar euro olduğunu söyleyebiliriz. Ancak, sular çekilip, her şey kuruduktan sonra suların, evlere, iş yerlerine, kültürel ve sanatsal varlıklarımıza ne kadar zarar verdiğini anlayabiliriz” dedi.

Yarın çok geç

Venedik'te hayatı felç eden bu iklim olayı yaşanırken , dünyanın bir başka köşesinde bir araya gelen bilim insanları gezegenin varlığından endişe duyduklarını ve acilen önlem alınmazsa her şey için çok geç olabileceğini ifade ettiler. Görüşlerini bir mektupla açıklayan 184 ülkeden 15 binden fazla bilim insanı, “İnsanoğlu çözülmesi gereken çevresel sorunlarla ilgili yeterli ilerlemeyi sağlayamadı ve durum endişe verici bir şekilde daha da kötüye gidiyor" dediler. Bilim insanlarına göre 1992 yılından bu yana kişi başına düşen temiz su kaynakları yüzde 25 oranında azaldı. Okyanustaki ölü bölge sayısı yüzde 75 arttı. Yaklaşık 300 milyon dekarlık küresel orman örtüsü kaybedildi. Dünya'daki vahşi omurgalı hayvanların toplam sayısı yüzde 30 azaldı. İklim değişikliğine neden olan karbondioksit emisyonları yılda 20 milyar tondan 40 milyar tona çıktı.

17 Milyon hektar

Dünya Tabiat Vakfı'nın araştırmasına göre yeryüzündeki doğal ormanların yaklaşık üçte ikisi yok oldu ve mevcut ormanlarının katledilmesinin devam etmesi halinde Kosta Rika, Malezya, Pakistan ve Tayland gibi ülkelerde 50 yıl içinde orman kalmayacağı saptandı. Araştırmaya göre yeryüzünde 8 bin yıl önce mevcut olan 8.08 milyar hektarlık ormanlık alandan geriye yalnızca 3.04 milyar hektarlık kısmı kalabildi. Araştırmada, dünyadaki tropikal orman alanlarının yılda 17 milyon hektarının yok edildiği, Kanada, Avrupa, Rusya ve ABD’nin orta ve kuzey kesimlerindeki ormanlık alanlarda da benzer kayıpların söz konusu olduğu ortaya çıktı.

Gezegenimizdeki ormanlar hızla yok edilirken Türkiye'ye doğaya şiddet artarak sürüyor. Yanlış politikalar ülke genelinde daha büyük çevre sorunlarına zemin hazırlarken, akarsularımızda, göllerimizde ve denizlerimizde kirlilik giderek artıyor. Hızlı kentleşme sonucunda tarım alanlarımız giderek küçülüyor, bilim alandan daha çok verim alabilmek ve dayanıklı ürünler yetiştirebilmek için kullanılan tarım ilaçları hem toprağı hem de halkı zehirliyor.

Orman madenciye

Orman Genel Müdürlüğü verilerine göre ülkemizde de 2009 yılında 26.312, 2012 yılında 31.684, 2015 yılında ise 39.153 hektar orman alanı madencilere tahsis edildiği ortaya çıktı. Kurumun stratejik planında yer alan bilgilere göre 2009 yılında 26.312 hektar, 2012 yılında 31.684 hektar, 2015 yılında ise 39.153 hektar orman alanı maden işletmeleri için tahsis edildi. Aynı yıllarda maden tesisleri için de 2009 yılında 8.078 hektar, 2012 yılında 11.465 hektar, 2015 yılında ise 15.816 hektar orman alanı tahsis edildi. Orman Genel Müdürlüğü ayrıca 73 turistik tesis için 7.576, 61 üniversite için 6.459 hektar orman alanı tahsis etti.

Gediz hala zehirli

2008 yılında yaptığı açıklamada, “Gediz 31 Aralık 2012’de tertemiz olacak, bizim yüzümüzün akı olacak” diyen dönemin Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu'nun bu sözü vermesinin üzerinden tam 7 yıl geçti ve tarımsal sulamada büyük önem taşıyan Gediz Nehri'nden hala zehir akıyor. Ziraat Yüksek Mühendisi Ferdan Çiftçi'ye göre Gediz Nehri’ndeki kirliliğinin bedelini en çok İzmir ve çevresinde yaşayanlar ödüyor.

Gediz Nehri'nde, Ergene Nehri'nde, Porsuk'ta, Nilüfer Çayı'nda sanayi atıklarıyla kirlilik giderek artarken özellikle bu yaz geçen yıllara göre daha büyük zarara yol açan orman yangınlarının doğayı tahribatı da sürüyor.

Tırazlı kül oldu

Bu yıl Tırazlı -Efemçukuru'nda 5 bin hektar ormanı kül eden yangın Antalya ve Marmaris'teki felaketlerden sonra ülke tarihinin en büyük orman yangını oldu. Tırazlı- Çatalca-Beyler ve Efemçukuru köyleri arasında 18 Ağustos'ta başlayan ve üç günde 5 bin hektarlık orman alanını kül eden yangın en büyük dördüncü orman yangını olarak tarihe geçti.

Öte yandan Tarım ve Orman Bakanlığı yılbaşından bu yana ülke genelinde bin 965 orman yangını çıktığını ve toplam 5 bin 469 hektar orman alanının zarar gördüğünü açıkladı. Bakanlığın bilançoyu hazırlarken 18 Ağustos'ta Tırazlı-Efemçukuru yangınında kül olan 5 bin 500 hektarlık orman alanını görmezden geldiği tahmin ediliyor.

Gölü yok ettiler

Bakanlık bu açıklamayı yaparken ülkenin bir başka köşesinde 12 bin yaşında olduğu belirtilen Gümüşhane'deki buzul gölü Dipsiz Göl, bilinçsizce yok edildi. Gümüşhane merkeze 50 kilometre uzaklıkta, deniz seviyesinden 2 bin 140 metre yükseklikte olan, manzarasıyla ilgi çeken Taşköprü Yaylası'ndaki kaynağı ve akarı olmayan Dipsiz Göl'de 'define' söylentisi üzerine ismi açıklanmayan 2 kişi, kazı için başvuruda bulundu.Gümüşhane Valiliği ile Kültür ve Turizm Müdürlüğü kazıya izin verdi. Gümüşhane Müze Müdürü Elif Öktem ile jandarma yetkililerinin eşlik ettiği kazıda suyu tahliye edilen göl alanı, iş makineleri ile kazıldı. Kazı çalışmaları, define bulunamayınca sonlandırıldı ve kazı alanı toprakla dolduruldu, göl ortadan kaldırıldı.

Bu arada Kanadalı Alamos Gold şirketinin altın arama çalışmalarının yol açtığı çevre katliamıyla gündeme gelen Kaz Dağları’nda 155 maden firmasına 279 ruhsat verildiği ortaya çıktı. CHP Balıkesir Milletvekili Fikret Şahin, Kaz Dağları ve Madra Dağı’ndaki madencilik faaliyetleri konusunda soru önergesi verdi. Enerji Bakanı Fatih Dönmez’in önergeye verdiği yanıt, bölgedeki ruhsat sayısının kamuoyuna yansıyan rakamdan çok daha fazla olduğunu ortaya koydu.

Ormanda katliam

Bakanlık Kaz Dağları’nda Kirazlı altın madeni alanında 14 bin 300 ağaç kesildiğini söylemişti, ÇED’de 45 bin 650 olarak belirtilmişti. Türkiye Ormancılar Derneği Denetleme Kurulu Başkanı, eski Orman Mühendisleri Odası Genel Başkanı Salih Sönmezışık, 3 gün boyunca maden sahasında yaptıkları çalışmalarda, 347 bin 815 adet ağacın kesildiğini tespit ettiklerini açıkladı. Maden şirketinin ruhsatı iptal edildi ancak ağaçsız bırakılan yüzlerce hektarlık alanın yeniden ağaçlandırılması, ağaçların büyümesi ve bölgenin yeniden ormana dönüşmesi için en az 20 yıl geçmesi gerekecek. Kamuoyunun tepkisiyle Kirazlı bölgesi siyanürle zehirlenmekten kurtarılırken Bergama'da, Salihli'de, Kışladağ'da, Efemçukuru'nda, Çöpler'de, Kaymaz'da, Bolkardağı'nda, Himmetdede'de, Altıntepe'de, Bakırtepe'de, Kaya'da, Kızıltepe'de ve Çanakkale Lapseki'de siyanürlü siyanürsüz altın üretimi gece gündüz devam ediyor ve uzmanlara göre bölgelerdeki toprak ve akarsular hızla kirleniyor.

Bor öldürüyor

Siyanürle altın çıkarılmasına karşı mücadele devam ederken jeotermal santraller için yapılan çalışmalara karşı da Türkiye'de tepki giderek artıyor. Germencik Çevre ve Doğa Derneği’nin 30 üyesi, Germencik ve Buharkent başta olmak üzere birçok ilçede JES’lerin, tarım alanlarına, doğaya ve insan sağlığına verdiği zararlar üzerine üniversiteler, bakanlıklar ve sivil toplum kuruluşlarının 30 yıldan bu yana yaptığı çalışmaları bir araya getirilip, 18 sayfalık rapor oluşturdu.

Germencik Çevre ve Doğa Derneği Basın Sözcüsü Dr. Metin Aydın, Aydın’da son 30 yıldır jeotermal uygumalar olduğuna dikkati çekerken şöyle dedi:

“Maalesef bu uygulamalardan en fazla zarar gören Büyük Menderes Havzası’nda incir, zeytin ağaçları ve pamuk tarlaları ve Gediz Havzası’nda ise üzüm bağları olmuştur. Şimdiye kadar Çevre ve Doğa Derneği olarak jeotermalin zararlarını her ortamda dile getirdik. Artık Aydın’da jeotermal santrallerin tarıma ve insan sağlığına zararının olmadığını söyleyecek bir tek kişi yoktur. Jeotermallerin, incire, zeytine, pamuğa, üzüme ve kısacası tarıma zararı var. Rapor haline getirdiğimiz verilerin tamamı bilimseldir. Bu sonuçlar belgelenmiş sonuçlardır. Aydın’da jeotermal santrallerinin incir, zeytin ve pamuğa verdiği zararlar belgelendi. Çıkarmış oldukları akışkanları, derelere, çaylara ve Büyük Menderes Nehri’ne bırakıyorlar. Tarıma en fazla zarar veren bor maddesidir. Jeotermal santrallerin yaptığı salınım sonrası Büyük Menderes Nehri’nde bor miktarının normalden 150 kat daha fazla olduğu saptanmıştır. Bu Tarım ve Orman Bakanlığı’nın verileri ile sabitlenmiştir.”

Geçici geri adım

İzmir'de de Valilik Yatırım İzleme ve Koordinasyon Başkanlığı tartışma yaratan bir karar aldı. Valilik; Çeşme’den, Seferihisar, Urla, Bayındır, Foça ve Menemen’e kadar İzmir’in 16 ilçesinde yer alan 33 jeotermal sahasını kiraya vermek için ihaleye çıkardı ancak tepkiler üzerine şimdilik geri adım attı. Uzmanlara göre İzmir, zeytini, üzümü, inciri, kestanesi ve pamuğu ile çok özel bir tarım bölgesi. Bu ürünler jeotermalden kesinlikle etkilenecek. Çünkü, bu kadar büyük alanların tarım bölgelerine denk düşmemesi mümkün değil. Ayrıca, jeotermal santralleri, bor ve hidrojen sülfür nedeniyle tarıma olduğu kadar insan sağlığına da ciddi zararlar veriyor.

Kirlilik sürecek

Bu arada vergi yasa teklifine eklenen maddeyle, insan sağlığına ve çevreye zarar verdiği halde bugüne kadar zorunlu önlemleri almadığı, yatırımları yapmadığı için yılbaşında kapatılması gereken 13 kömür santraline 2.5 yıl daha ek süre verilmesi gündeme geldi. AKP'li milletvekillerinin TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'nda görüşülen vergi yasa teklifine gece yarısı “zehir” maddesi eklendi. Maddeye göre, insan sağlığına ve çevreye zarar verdiği halde bugüne kadar gerekli yatırımları yapıp önlemleri almadığı için önümüzdeki yılbaşında kapatılması gereken 2'si kamuya 11'i özel sektöre ait 13 termik santraline 2.5 yıl daha ek süre verilecek. Bu santrallere daha önce de 3 yıl ek süre verilmişti.

33 Bin ton zehir

Araştırmalara göre tarıma aşırı tarımsal ilaç kullanımı da büyük zarar veriyor. Tarımsal alanlara, orman veya bahçelere uygulanan pestisitler (öldürücü kimyasallar) havaya, su ve toprağa, oradan da bu ortamlarda yaşayan diğer canlılara geçiyor ve ölümlerine neden oluyor. Tespitlere göre kullanımı birçok Avrupa ülkesinde yasaklanan bu öldürücü kimyasallardan ülkemizde yılda ortalama 33 bin ton tüketiliyor. Kimyasal kullanımının en yoğun olduğu yerler ise İzmir, Antalya, Mersin ve Adana... Dünya Sağlık Örgütü'ne göre her yıl dünyada kabaca 1 milyon insan pestisit sebebiyle zehirleniyor, yaklaşık 20 bin kişi ölüyor.