Eğer Anadolu Ajansı (AA), İstanbul gibi dünyanın en büyük şehirlerinden birinin seçim sonuçlarını 14 saat gibi uzun bir süre duyurmaktan vazgeçmiş olmasaydı, biz asıl sorunu hep görmezlikten gelecektik.

Konuyu dolandırmayayım.

Eğer seçim gibi bir ülkenin en önemli olayının sonuçları tek bir kanala havale edilmişse bu fiyasko kaçınılmazdır.

Hadi yargısız infaz yapmayalım ve iyi niyetle düşünelim.

Anadolu Ajansı teknik bir nedenle ve istemeyerek seçim sonuçlarını açıklamamış olsun.

Ne fark eder.

Sonuçta biz en çok haberdar olmamız gereken bir şeyden mahrum olduk.

Bütün dünya haber ajansları arasındaki rekabeti körüklerken biz tekelden bu işi çözmeye kalktık. Ve tarihin en büyük fiyaskosunu yaşamış olduk.

O Anadolu Ajansı ki bir zamanlar tereddütte olduğumuz bir haber için "Anadolu Ajansı'nı bekleyelim o teyit ederse haber doğrudur" derdik.

Yani di'li geçmiş zaman...

Konu seçim olunca hepimizin dikkatini çekti.

Oysa seçim haricinde de aynı sorun yaşanıyordu.

Yüzlerce televizyon, bir o kadar gazetenin beslendiği iki üç haber ajansı var.

Gazeteler, televizyonlar artık muhabir çalıştırmıyor.

Hepsi ajanslara göbekten bağlı.

Ajanslar da taraflı haber yapınca siz isterseniz evinize 10 gazete alın, 20 televizyon seyredin tek kanal izlemiş, tek gazete okumuş oluyorsunuz.

Bu da gazeteciliğin itibarını zedeliyor.

Eğer gerçek habercilikten uzaklaşırsanız gelinecek noktanın bu olduğu kaçınılmaz.

Size bir örnek vereyim.

Türkiye'nin en büyük gazetelerinden biri sahip değiştirdi ve yüzde 70 oranında tiraj kaybı yaşadı.

İnsanlar gazetenin yeni sahibine güvenmediler.

Eğer bir gazetenin, televizyonun yaptığı haberlere güven azalmışsa artık ne yapsa nafile.

Onların desteklediği parti yada kuruma da faydaları olmaz…

Aslolan doğru haber ve insanların haber alma özgürlüğüne saygı.

Yoksa insanlar evlerine ekmek götüremezken, iş aramaktan helak olmuşken sen gerçeklerden bu kadar uzak, bambaşka bir Türkiye anlatıyorsan kimse buna itibar etmez.

En azından şunu gördük habercilik ciddi bir iştir, sulandırmaya gelmez.