İzmir Ticare​t Borsası Yönetim Kurulu Başkanı/ ​​​​​​Işınsu KESTELLİ

Sene 1891, ticaret hayatının hayli hareketli, gemi ticaretinin yoğun yaşandığı ve İzmir’de bir Borsanın oluşmasının zorunluluk haline geldiği zamanlar.

O dönemlerde ticaret, ağırlıklı olarak azınlıkların elinde... Ama aynı zamanda Türklerin kurduğu iktisadi işletmeler de günden güne güç kazanıyor. Bu girişimlerin gücünden doğan ve Nişli Hacı Ali Efendi tarafından kurulan İzmir Ticaret Borsası, aynı yılın 14 Aralık gününde faaliyete geçiyor ve daha o günden bir ilke imza atılıyor. İzmir Ticaret Borsası, ülkenin ilk Borsası unvanına kavuşuyor.

Birinci Dünya Savaşı ve ardından Yunan işgalinin etkisiyle yaşanan sıkıntılar, 9 Eylül 1922’de, İzmir’in Kurtuluş Günü’ne kavuşmasıyla sona eriyor.

Zaferi takip eden yıllarda İzmir Ticaret Borsası’nda işlem gören ürün kapsamı hızla genişliyor. Borsa çarşı içinde yer alan geçici mekânlarına sığmaz oluyor. Yangın yeri olan ve İkinci Kordon’da bulunan alanda yeni Borsa Sarayı’nın inşasına başlanıyor.

Binanın 1928’deki açılışında, dönemin Yönetim Kurulu Başkanı Filibelizade Ferit Bey yaptığı konuşmasında şu ifadeleri kullanıyor:

“Bu bina, Türk’ün iktisadiyatı için yeni bir abidedir. Bu abideyi yapmak gayret ve kudretini gösteren, bu abideyi yapmak için maddeten fedakârlık gösteren ve bu abideyi ilelebet yaşatacak olan Türk’tür.”

İzmir Ticaret Borsası’nın kuruluşundan bu yana 131 yıl geride kaldı. Borsaya 94 yıl ev sahipliği yapan tarihi binamız, İzmir’in hem ticari hem de sosyal ve kültürel hayatına daha iyi hizmet edebilmek için restorasyon sürecine girdi. Ama Borsa’nın kuruluş ilkeleri de hedefleri de yerli yerinde duruyor. Amacımız, tarımın ve tarıma dayalı ticaretin ülke ekonomisi içindeki gücünü sürekli kılmak, hatta Covid-19 salgını sonrası oluşan yenidünya düzeninde, tıpkı Cumhuriyetimizin ilk yılarında olduğu gibi kalkınmada lokomotif görevi üstlenmesini sağlamak. Çalışmalarımızı bu hedef doğrultusunda sürdürüyoruz.

Bildiğiniz gibi Cumhuriyet’in ilk İktisat Kongresi de ilk Borsa’nın kurulduğu İzmir’de, 17 Şubat 1923’te toplanmıştı. İzmir İktisat Kongresi, genç Cumhuriyetin imza attığı ekonomik mucizenin de anahtarıydı. O gün alınan kararlar özetle şöyleydi:

- Milli sanayi geliştirmek için bir kanun hazırlanması,

- Gümrük Kanunu değiştirilerek sanayinin korunması,

- Yerli üreticiye yurt içi kara ve deniz ulaştırmasında ucuz tarife uygulanması,

- Sanayicilere ucuz kuruluş ve işletme sermayesi sağlanarak kredi imkânlarının arttırılması,

- Teknik eğitim düzeyinin yükseltilerek gerekli teknik elemanların en kısa sürede yetiştirilmesi,

- Madenlerin milli üretime dönük bir şekilde işletilmesi,

- Yabancı sermayenin, memleketin ham maddelerini, ticaret ve sanayisini kendi tekeline almadan, hükümetle ortaklaşa yatırım yapması,

- Anonim şirketlerin kurulmalarının kolaylaştırılması,

- Milli bankaların kurulması,

- Demiryolu yapımının bir programa bağlanması,

- Vergilerin düzeltilmesi,

- Amele yerine işçi tabirinin kullanılması,

- Tarım kesimi dışında günlük çalışma süresini 8 saat olması,

- Asgari ücretlerin sendikalar kuruluncaya kadar üç ayda bir işçi temsilcileri huzurunda belediye meclislerince tespiti,

- İşçi ücretlerinin muntazaman ve parayla ödenmesi,

- Tarım kesiminde eğitime önem verilmesi,

- Reji idare ve usulünün kaldırılması,

- Ormanların korunması ve yeniden arazinin orman haline getirilmesi,

- Hayvancılığın geliştirilmesi,

- Ziraat Bankası Kanununun değiştirilmesi, zirai kredinin arttırılması,

- Tarımda makineleşmenin teşvik edilmesi...

Neredeyse bu maddelerin her biri günümüzde de geçerliliğini koruyan ve Osmanlı’nın borç yüküyle yola çıkan Türkiye Cumhuriyeti’nin ekonomik alanda başarılı olmasını sağlayan maddelerdir... Sadece İzmir İktisat Kongresi bile, İzmir’in sadece yurdun düşmandan temizlendiği kent değil, ülkenin iktisadi temellerinin atıldığı kent olması için tek başına yeterlidir.

Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün de belirttiği gibi, “Siyasi ve askeri zaferler ne kadar büyük olursa olsun, ekonomik zaferlerle taçlandırılmazlarsa kazanılacak başarılar yaşayamaz ve sürekli olamaz...”

İzmir işte bu sürekliliğin de somut bir sembolü. Borsamız da bu süreklilik için aralıksız olarak çalışmaya, projeler üretmeye, ilklere imza atmaya devam ediyor.

Mesela Vadeli İşlem ve Opsiyon Borsası (VOB) bir ilkti ve Borsa İstanbul’a devredilmesiyle sonuçlanan süreçte ardında büyük bir başarı öyküsü bıraktı.

Borsa olarak Ege Üniversitesi işbirliği ile hazırlanan ve uzun süreli bir emeğin ürünü olan Tarım 4.0 Raporu ülkemizde bir ilkti ve geleceğin tarımının inşası için adeta bir rehber; bir yol haritası oldu.

Bu çalışmanın sonuçlarından doğan İzmir Tarım Teknoloji Merkezi (İTTM) de ülkemizde bir ilk olacak ve Türk tarımının Silikon Vadisi haline gelecek.

Türkiye’de ikinci, pamuk alanında ilk lisanslı depo olan ELİDAŞ, Ege’den Şanlıurfa’ya kadar pamuk yetiştirilen her yere hizmet veren İzmir Ticaret Borsası Laboratuvarı İZLADAŞ diğer başarılarımızdan ve ilklerimizden bazıları.

Bu kalıcı eserler kadar öne çıkmasa da gençlerin tarıma kazandırılmasında önemli rol oynayan Tarım Gençlerle Yükseliyor Fikir Yarışması, toplumun farklı kesimlerinin gözünü ve ilgisini tarımsal üretime çeken Instagram Yarışmamız, toprağın önemini gelecek kuşaklara aktarmamızı sağlayan Toprak ve Çocuk Programımız, bir parçası olmaktan onur duyduğumuz İş Dünyası Aile İçi Şiddete Karşı Projesi (BADV), tarım ürünlerinin buluşma adresi haline gelen E-Commodity Bazaar, Ege’ye; İzmir’e özgün ürünlerin tescillenmesini amaçlayan coğrafi işaret seferberliği aklıma ilk gelen önemli faaliyetlerimiz.

Halihazırda da Ege’nin yumuşak gücü olarak tanımladığımız yeme içme alanındaki derin kültürünü ve zenginliğini açığa çıkaracak Ege Gastronomi Projesi üzerinde çalışıyoruz.

Yakın bir geçmişte de Türkiye’deki ticaret borsaları içinde bir ilke daha imza atarak Borsa Vakfımızı kurduk. Tam adıyla İzmir Ticaret Borsası Eğitim, Kültür ve Sosyal Entegrasyon Vakfı ya da kısaca BORSAV.

Vakfımızın temel amacı, başta üye eğitimleri, tüketici eğitimleri, mesleki eğitimler, gastronomi eğitimleri, tarımla ilgili üretim ve teknoloji eğitimleri olmak üzere tarım ve bağlantılı sektörlerde gelişimi sağlamak. Uzun vadede de bir tarım üniversitesinin kurulmasına öncülük etmek.

Bunların yanı sıra tarımda çevresel, ekonomik ve sosyal sürdürülebilirliğin sağlanmasına yönelik faaliyetlerin gerçekleştirilmesi, tarım ürünlerinin markalaşması, ekonomik değerinin artırılmasına yönelik çalışmalar da BORSAV’ın faaliyet alanları arasında yer alacak.

BORSAV, İzmir Tarım Teknoloji Merkezi, Ege Gastronomi Projesi ve İTB'nin daha önce kurduğu iştirak şirketleri ile İTB'nin bütünleşik eğitim faaliyetlerinin tek çatı altından yürütülmesini de kolaylaştıracak.

Son dönemde önem verdiğimiz bir başka konu da borsacılık faaliyetlerimizin dijital ortama taşınması. İlk olarak tescil hizmetlerimizi mevcut duruma ilave olarak elektronik ortamda da gerçekleştirmek için çalışıyoruz. Böylece üyelerimize borsa ile ilgili işlerinde zaman ve hız kazandırmayı amaçlıyoruz.

Ayrıca 131 yıldır yüz yüze yapılan spot salon işlemlerimize teknolojik ve uzaktan erişimli altyapı entegrasyonunu sağlamak için çalışıyoruz. Mevcut salon işlemlerimizin tamamlayıcısı olarak kurguladığımız bu yenilik ile salon işlem miktarımızı artırmayı, üyelerimizin iş hacmini büyütmeyi, pamuk ve kuru üzüm dışında farklı ürünlerde de salon işlemi hizmeti sunmayı, salgın ve benzeri nedenlerle yaşanabilecek iş kesintilerinin etkisini en aza indirmeyi hedefliyoruz.

Bir de farklı kurum ve kuruluşlarla iş birliği içinde imza attığımız çalışmalar var... Bir önceki Oda ve Borsa seçimlerinin ardından, İzmir’deki Oda ve Borsalar olarak önemli bir güç birliğine imza atmıştık. Bu güç birliğinden, T.C. Tarım ve Orman Bakanlığı’nın da desteğiyle Ege tarımını birkaç adım ileri taşıyacak Bergama, Kınık, Dikili, Bayındır Tarıma Dayalı İhtisas Organize Sanayi Bölgeleri (TDİOSB) doğdu... TDİOSB’ler tamamlandığında, İTTM’nin de katkısıyla çok farklı bir tarım eko sisteminden bahsediyor olacağız.

Tüm bu projeleri Cumhuriyetin yeşerip büyümesinde hayati rol oynayan tarıma dayalı ekonominin, Cumhuriyetin ikinci yüzyılına da damga vurmasını sağlayabilmek için geliştiriyoruz. Bunun bir kez daha başarılabileceğine tüm kalbimizle inanıyoruz. Yaşasın Cumhuriyet, yaşasın tarım!