Didar DEMİRCİ - TETA (Teknik Tarım) Genel Müdürü ve Lakto Kurucu Ortağı Sumer Tömek Bayındır, 9 Eylül Web TV’de Gazeteci Didar Demirci’nin hazırlayıp sunduğu Can Suyu programının konuğu oldu. Programda, ailesinden miras kalan TETA’yı ve sonrasında iki kardeş olarak hayata geçirdikleri Lakto’yu anlatan Bayındır, süt üreticisinin sorunlarını da gündeme getirdi. Emtia fiyatlarının baskılandığına dikkat çeken Bayındır, üreticilerin bir araya gelerek kendi lobisini oluşturması gerektiğinin altını çizdi.
 

ÇİFTÇİNİN İHTİYAÇLARINDAN TETA DOĞDU
Tarımcı ve akademisyen bir ailede dünyaya gelen Bayındır, babası Ömer Tömek’in kurduğu TETA hakkında bilgi verdi. Bayındır, “Babam 1983 yılında üniversiteden ayrılarak, çiftçinin ihtiyacı olduğunu düşündüğü teknoloji ve bilgiyi onlara daha yakın sunabilmek amacıyla TETA’yı kurdu. Babam standart bir tüccar değildi. TETA bugün kurulsaydı babam sosyal girişimci olarak anılırdı. Eğitim ve doğruyu gösterme misyonu şirketimizin her zaman ön planda olan konusuydu” sözlerini kaydetti. Babasının ailesinin 5-6 nesildir tarımsal üretim yaptığını belirten Bayındır, “Tabi o zaman üzüm ağırlıklı olmak üzere İzmir Menemen’de tarımsal arazilerde üretim yapılıyordu. Biz de hayvancılık alanında, babamızın uzmanlık alanında şirket kurulduktan sonra şirkete dahil olduk. Kardeşim zaten tarım makinaları okudu. Daha sektörel teknik bilgi odaklı okudu. Ben işletme okudum ama zaten yönetimsel görevlerle iş başı yaptım. Bizim bazı ilkelerimiz var. Hayvana ve memeye zarar vermeyen, süt sağımı, hayvanın sağlığını koruyucu besleme düzenleri, buna yönelik doru yemi karıştıran ekipmanlar. Sonuçta işkembeli hayvana yem servisi yapıyorsunuz, onun doğasına en uygun şekilde olması lazım ki işkembesinde asit, alkali salınımları olmaması lazım. Bunun gibi ayrıntıları birleştiren temelinde hem hayvan hem de çiftçi refahını gözeten bir yapı TETA” sözlerini ekledi. Bayındır ayrıca TETA’nın küçük işletmelerin büyümesine katkı sağladığının da altını çizdi.


 

ÇİFTÇİNİN KADERİNE MÜDAHALE EDİLDİ

Programın devamında özellikle süt üreticisinin sorunlarını dile getiren Bayındır, sektörün kendi seyrine bırakılmadığının altını çizerek, “Bazen şöyle ifadeler kullanılıyor ‘kaderine terk edildi çiftçi’ diye. Hayır, kaderine terk edilmedi. Çiftçinin kaderine müdahale edildi. Çünkü bizim çiftçimizin ürettiği ürünlerin fiyatlarını kendisi koymaz, koyamaz. Hatta pazarlığını yapamaz hale geldi. Eskiden de tarım ürünlerinin taban fiyatı açıklanırdı. Devletin bu şekilde bir dahili vardı. Bu aynı zamanda üreticiyi korumak içindir. Çok aşırı düşmesin fiyatlar, çiftçiyi de koruyan bir taban fiyatın oluşması için devletin müdahalesi söz konusudur. Bu dünyada da böyledir. Ancak bizde olay üreticinin aleyhine dönmeye başladı. Süt fiyatları başta olmak üzere, emtiaların fiyatı baskılanmaya başlandı. Şu an gündemde de biliyorsunuz. Süt fiyatının aşırı baskılanması sebebiyle bir adaletsizlik var. Serbest piyasa ile uyuşmayan, demokrasi ile uyuşmayan bir yapı altında, üretici üzerinde ‘bu fiyattan satacaksın’ baskısı var. Üretici kendi fiyatını belirleyemiyor. Bölünmüşlük de var. Üreticiler de bir araya gelip güçlü bir örgütlenme sağlayamadıkları için, bunun lobisini sağlayamadıkları için bu duruma mahkum kalıyorlar” diye konuştu.

ÇİFTÇİ PARASINI İSVİÇRE’YE KAÇIRMAZ
TETA ile çalışan üreticilerin bu zor günlerde bile ayakta durmayı başarabildiğini ifade eden Bayındır, “Bu tabi en azından bir başarı göstergesi. Çünkü çok fazla kapanan işletme oldu. Hayvanlarını satan, kesime gönderen çok fazla işletme var. İşte bu dayanma gücü ile ilişkili hale geldi. Bu hak edilmeyen bir durum. Bunu bahsetmemin sebebi hem çiftçiye bunu anlatabilmek hem de bunun bağlı olduğu ne kadar çok sektör var, ekonomiye ne kadar büyük bir etkisi var bunun görülebilmesini sağlamak. Çünkü tarım bir ülkede yolunda gidiyorsa, çiftçi para kazanıyorsa tüm sektörler para kazanır. Çiftçi parasını alıp İsviçre’ye kaçırmaz. Gelir burada düğün yapar, beyaz eşya alır, doktora gider, harcamalarını yapar. Çiftçinin parası ülkeye kılcal damarlarında kan gibi yayılır. Bazen şöyle söylemlerle karşılaşıyoruz, ‘Ya bunlar manipüle ediyorlar. Çiftçi yeter artık çok kazandın’ gibi saçma sapan, konuyu hiç bilmeyen, ekonomiyi de bilmeyen, hayatın akışını da bilmeyen söylemler duyuyoruz. Bu ülkede zengin olacaksa çiftçi zengin olsun. Çünkü mutlaka eninde sonunda onun etkisi herkese gelir” sözlerini kaydetti.

TETA’ya destek Lakto
Bir diğer firmaları Lakto’nun kurulmasına da değinen Bayındır, TETA’nın üreticiye sunduğu bilgi, deneyim ve teknolojiyi üretme ihtiyacından doğduğunu ifade etti. Buradan yola çıkarak öncelikle ithal olan ürünleri yerlileştirme ihtiyacı duyduklarını aktaran Bayındır, “2000’lerden itibaren de hayvancılık alanındaki teknik üretim makinelerini Türkiye’de üretmek üzere harekete geçtik. Tabi o da çok AR-GE gerektirdi. Biz akademik kökenli bir ailenin çocukları olarak, taklit yapmak yerine kendi özgün işlerimizi yapmaya çok öykündük ve onu istedik. Tabi bu işler uzun süreli AR-GE gerektiriyor. Çünkü bu tür ürünler sahada uygulanan ürünler olduğu için uzun araştırma ve geliştirmelerin sonunda önce kendi sağım makinelerimizi, sonra özgün özellikler barındıran, tüm dünyadaki ürünlerle rekabet edebilecek süt sağım makinelerini çıkarmaya başladık” açıklamasını yaptı. Bugün hayvan ve çiftçi refahı ile tüketici sağlığını gözeten, çevre ve enerji dostu ürünler üreten Lakto’nun ürettiği bir diğer ürün olan ‘LAKTOWASH’ ile ‘EuroTier İnovasyon Ödülleri’nde gümüş madalya aldıklarını da anlatan Bayındır, ürünün süt endüstrisine katkılarına değindi.