31 Mart... 31 Mart... Statlardaki "kaynana zırıltısına" benzer biçimde durmadan tekrarlanan bu "31 mart" tekerlemesi gerçekten beynimizi kazımaya başladı. Bu tarihte, bilinen (Rumi 1325) 31 Mart "vakasını" mı, yoksa geleceğin "ihyasını" mı yaşayacağız?

Salağa yatalım! demiyorum; "Bekle Gör" felsefesi ile sabredin demek istiyorum. Yani "Ya sabır" diyerek, "sabrın sonu selamet mi?" sözünü bir test etsek, nasıl olura (!) konuyu bağlamak istiyorum... 

Çok değil, tam 72 gün sonra bahse değer 31 Mart'ı görüp yaşacağız... Her zaman olduğu gibi, ya "gülmekten öleceğiz" ya da gerçekten verdiğimiz oyu sandığa atan elimiz üzerine nice "sunturlu türküler" düzeceğiz!

Evet, bekleyeceğiz...

* * *

Bundan önceki dörtbuçuk yılda olduğu gibi sonuçları görmek için bekleyeceğiz... 

Hani 4.5 ay da az bir zaman değil! Hafızanızı yoklayın; son 4 yılda, biri referandum olmak üzere 5 defa sandığa gidip, o sihirli kutuya uzanan "o el" için düzdüğümüz türküler ne çabuk unutuldu!

Bakın, o seçimlerde tercihlerimiz sonucu "parlamenter sistemi",  o "acı türküleri" yazdığımız elimizle kaptırıp, "başkanlık sistemine" geçmedik mi?

Reis işte o günkü % 58 oyluk başarı ile adeta perende atıp, yalın kılıç kuşanmıştı! 

Şimdi de, önümüzdeki 31 Mart için "Partili Cumhurbaşkanı" apoleti ile muhalefeti gerek sözle, gerekse aba altından sopa gösterip sindirmeye mi çalışıyor dersiniz?

* * *

Muhalefete gelince, 31 Mart' a kadar adeta "siyasi puzzle"ın parçalarını birleştirircesine adaylarını rötarlı olarak çıkarıp, mahalli iktidarı yakalamaya çalışıyor... Ancak, son dakikada Ankara' daki gelişme yine AK Parti - MHP ortaklığını teyakkuz haline geçirdi. İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu ile görüşmesinden sonra şu açıklamayı yaptı:"Cumhuriyet Halk Partisi'nin iktidarını sürdürdüğü en büyük kent olan İzmir'de ortaya çıkan bu tablonun, adaylığımla ilgili tarihi bir sorumluluk yüklediğini ve bundan kaçmayacağımı Sayın Genel Başkanımızla paylaştım. Kamuoyuna saygıyla duyururum."

Hani mahalemizin kızına asılan (!) Denizlili enişte adayının, Aziz Kocaoğlu'nun denize nazır odasını da çok beğenmesinden sonra Kenal Kılıçdaroğlu'nun açıklamasına kaldı.Bu yazıya son noktayı koyuncaya kadar Ankara dan çıt çıkmadı...

İşte CHP' nin İzmir adaylarını "siyasi puzzle"da birleştirmeye çalıştığının son örneği de bu olsa gerek...

* * *

Gelin görün ki, Saray'da düzenlenen seminerlerden çıkan mahalle muhtarları makamlarına dönünce seçmen listelerindeki bazı acayiplikler ile karşılaşmaz mı! Hani Üsküdar'da ki 4 katlı binanın hayali 5'nci katında sığınan hayali seçmenler misali! Bu misalleri çoğaltmak mümküm... Ben vatandaşlık görevimi yaptım. Çankaya Muhtarlığı'na süresi içinde uğrayıp bizim katta ve bizim daireye taşımalı hayali seçmen yazılmadığını gördüm! 8 katlı apartmanımızın çatısına da çıkıp kontrol ettim. Hayali 9'ncu kat ve de çadırda sığınan kişi ve kişiler yok. Ayrıca apartmanın kapısına "hayali taşımalı ve taşınmasız  seçmen bu binaya giremez!" yazısını da astıracağım...  

Yani anlayacağınız o ki, 31 Mart'a kadar pirincin taşları ayıklanacak! 

Bakalım bu pirinçten yapılacak "seçim pilavı" daha ne kadar su kaldırır? Bekleyip göreceğiz. 

Tıpkı siyasilerin sıkça kullandığı "Pilav mı, plan mı?" göndermesindeki gibi...