118 gün olmuş

Abone Ol
“iyi gitmiyorsa”, durup durduk yerde neden eğitim konusu ortaya atılır?
Bu sorunun yanıtını ararken, bilimsellik geçerli midir?
Rakamlar güvenilir midir?
Politik söylemler inandırıcı mıdır?

***

Artık herkes tarafından kabul edilen en önemli gerçek toplum olarak “güven” duygusu bunalımı yaşadığımızdır.
Ekonomik verilere güven yok.
Adalet sistemine güven yok.
Siyaset kurumuna güven yok.
Kişisel “tedbirler” alma zamanı olarak görüyoruz yaşamı.

***

Dayanışma bu yüzden olmuyor.
Empati bu yüzden kurulamıyor.
Bencillik bu yüzden artıyor.
Toplum da bu yüzden ayrışıyor.

***

Eski Adalet Bakanı, şimdinin Devlet Bakanı Bekir Bozdağ'a göre, Türkiye'de “salt gazetecilik” yaptığı için tutuklu kimse yok.
Ama “karakol bombalayan” gazeteci var.
Özellikle yabancılar, Türkiye'ye karşı “algı” yaratmak amacıyla bunu kullanıyorlar.

***

Eski bir Adalet Bakanı ve hukuk adamı olduğu için, kanunları bilmemesi düşünülemez. O yüzden de “salt gazetecilik” tanımının kullanılması manidar.
Çünkü bırakın Türkiye'yi, dünyanın hiçbir ülkesinde “gazetecilik” suç değildir.
Gazeteci sıfatı taşıyan biri, bir aile meselesi yüzünden cinayet işleyebilir. Kendi nefsine yenilerek hırsızlık yapabilir. Hatta terör eylemine katılmış da olabilir.
Tutar yargılarsınız...
Dokunulmaz değildir.
Ama yargılarken cinayet aletini, hırsızlık görüntülerini, elinde silah ya da bomba ile yakalanışını yani delillerini ortaya koyarsınız.
Hele hele “tek kişi yok” deyimi tehlikelidir...

***

İki örnek verelim hemen.
Biri Gökmen Ulu, diğeri ise Mediha Olgun...
Sözcü gazetesinin muhabiri ve internet editörü olmak dışında yaptıkları bir işleri yok.
Katil iseler dosyalarında cinayet silahı yok.
Hırsız iseler parmak izleri, görüntüleri yok.
Karakol bombalamış hiç değiller...

***

Ne yapmışlar?
Gökmen Ulu, Cumhurbaşkanı'nın Marmaris'te kaldığı otelin haberini yapmış, Mediha Olgun ise o haberin internet sitesine konulmasına onay vermiş.
Eeee, bu “gazetecilik” değil de ne?
İkisi ismi bilinen üç meczup, “bunların yaptığı gazetecilik değil” demiş.
Kime?
Savcıya...
O da bu ifadeleri “delil” olarak soruşturma dosyasına koymuş.
Tutuklanma gerekçelerine “terör örgütü üyesi olmamakla birlikte, terör örgütüne yardım etmek” yazılmış.
Bakana göre doğru olan, iddia edilen.
Onlar terörist...

***

118 gün olmuş, bırakın haklarında “yeni delil” bulunmasını, “iddianame yazılıp” mahkemeye bile sunulmamış.
Dava açılmamış...
Peki bu insanlar neden içeride?
Kimse bilmiyor...
Bakan da bilmiyor.
Ya da biliyor da işine gelmiyor.
O çok daha tehlikeli...